Balıkla dövülen müşteri olayı, esnaf ahlakının çürüyen yüzünü gösterdi

ANKARA - BHA

Avşar, “Bir vatandaş, aldığı bozuk ürünü iade etmek isterken şiddete maruz kalıyor. Bu olay, sadece kötü bir esnafın değil, günümüz ticaret ahlâkının da sorgulanması gerektiğini gösteriyor” dedi.

Gaziantep’teki bir belediye başkanının tonlarca bozuk gıda stoklayan işletmeye yönelttiği “Sen bunları annene yedirir misin?” sorusuna da değinen Avşar, Türkiye’de ekonomik yaşamın vicdanla desteklenmesi gerektiğini belirtti.

“Tüketiciyi korumak, bir güven politikasıdır”

Yazısında, Ticaret Bakanlığı’nın tüketiciyi koruma konusundaki çalışmalarına da geniş yer veren Prof. Dr. Avşar, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un yalnızca bir hukuk metni değil, “piyasanın vicdanını temsil eden bir sivil sözleşme” olduğunu ifade etti.

Avşar, Tüketici Hakem Heyetleri’nin elektronik başvuru sisteminden, TÜBİS (Tüketici Bilgi Sistemi), Haksız Fiyat Artışı Denetim Kurulu ve Piyasa Gözetimi ve Denetimi Genel Müdürlüğü gibi yapılar sayesinde Türkiye’nin denetim mekanizmalarının güçlendiğini vurguladı.

“Tüketicinin korunması sadece bir ekonomik politika değil, aynı zamanda bir güven politikasıdır,” diyen Avşar, “Güven sarsıldığında yatırım da üretim de yara alır. Çünkü güven, hem iç hem dış ticaretin görünmeyen para birimidir” ifadelerini kullandı.

“Hiçbir kanun vicdanın yerini alamaz”

Avşar, yazısında ahlakın ve vicdanın hukuktan önce geldiğini belirterek, modern denetim sistemlerinin köklerinin Osmanlı’daki “ahîlik” geleneğine dayandığını hatırlattı.

“Bir balık tezgâhında yaşanan tartışmadan çıkarılacak en derin ders şudur: Sorun balığın kokusunda değil, bazı vicdanların sessizliğindedir,” diyen Avşar, toplumsal kalkınmanın yalnızca üretim gücüyle değil, adaletli ve merhametli bir ekonomi anlayışıyla mümkün olabileceğini vurguladı.

Son olarak şu soruyu yöneltti:
“Ahilikten, bozuk ayakkabı üretenin pabucunu dama atmaktan, balıkla müşteri dövme noktasına biz nasıl ve ne arada geldik?”