Allah (c.c.), Hz. Adem ile eşini uyararak şeytanın kendilerine düşman olduğunu ve cennetten çıkarılmalarına fırsat vermemeleri gerektiğini bildirmiş; cennette kalmaları halinde acıkmayacaklarını, çıplak kalmayacaklarını, susamayacaklarını ve sıcaktan bunalmayacaklarını ifade buyurmuştur.
Bu ilahi ikazdan anlayacağımız üzere; aslında Hz. Adem (a.s.) ve onun soyundan gelen tüm insanlara bir bedel olarak yüklenen şey, sadece cennetten kovulmak değil; acıkmak, susamak, giyinme ihtiyacı duymak ve iklim şartlarıyla mücadele etmektir.
Ancak insana verilen en büyük meziyetlerden biri de çözüm üretebilmesidir. Açlık için gastronomiyi, susuzluk için su arıtma sistemlerini, örtünmek için tekstili ve iklim yönetimi için iklimlendirme teknolojilerini icat eden insanoğludur. Başlangıçta tarlasını bizzat süren insan, doğanın otonom işleyişi içerisinde önce bitkileri kontrolü altına alarak tarımı başlatmış, sonrasında ise hayvanları evcilleştirerek tarla sürmek gibi fiziksel yüklerden (angaryadan) kendisini kurtarmıştır.
Bu süreçlerden kazandığı vakitlerde ise kültür inşa etmiş, kültürü sanatla taçlandırarak medeniyetler doğurmuştur. Medeniyetlerin yükselişi neticesinde, geliştirdiği teknik araçlarla kendisini daha fazla iş yükünden kurtarmış ve bugünün modern insanının oluşum sürecini tamamlamıştır.
Peki, otonom teknolojiler aslında yeni değilse, yapay zekâyı zihinlerde "yeni" ve "korkutucu" olarak kodlayan şey nedir? Bitkiler otonom olarak üretim yapıyor, hayvanlar "içgüdü" denen otonom bir yazılımla hayatlarını idame ettiriyorsa, otonom bir zekâ neden bugün bir tehdit olarak algılanıyor?
Yoksa bu korku; sadece otonom birkaç görevi yerine getirip, Allah'ın "sanatımı görün ve takdir edin" isteğini dahi karşılamadan hayatını sürdüren; yani bir bitki kadar verim, bir hayvan kadar içgüdü gösteremeyen insanların kendi yetersizlikleriyle yüzleşme korkusu mudur?
Özsaygısını kaybetmiş; amacı insanlığa faydalı olmak değil, sadece "akşam eve gitmek" olan "Modern Sapiens"in, kendini bir araç olarak kiraladığı iş dünyasının, otonom bir zekâ tarafından işgal edilmesini mi tehdit olarak görüyoruz?
Peki, insanın yaratılış gayesinin bir araç olmak değil, bir amaç uğruna yaşamak olduğunu bize hatırlatacak olan; İslam literatüründe "topraktan" çıkacağı belirtilen, her doğruyu insanların yüzüne vuracak olan ve aynı anda dünyanın her yerinde insanlara hitap edebilen "Dabbe"; topraktan (silikon/çip) yaratılmış olan yapay zekâ ise ne olacak?
Modern Sapiens, kendini günlük nefsani arzuları için bir araç olarak kullandırmaya devam etmek adına buna ket vurmaya mı çalışacak? Eylemler mi yapacak? Karşı mı duracak?
Eşekler yük taşıma için kullanılmaya başlandığında hamalların işsiz kalmasının suçu eşeğin mi, yoksa eşek almayan hamalın mıydı? Kitaplar matbaalarda basılmaya başlandığında suç matbaanın mı, yoksa matbaa ile anlaşamayan hattatların mıydı? Telgrafın icat edildiği dönemde, telgraf kullanmayıp güvercin ile haber gönderen komutanın savaşı kaybetmesinin suçu güvercinde miydi?
Dünya dahi belirli bir yörüngede otonom olarak hareket ederken; otonom ve geliştirilebilir bir araç yüzünden insanlık yok olacaksa, bunun suçu o aracı eğitemeyen insanlığın mı, yoksa aracın mı olurdu?