Etik ve Ahlak;
İnsan olmanın bir diğer önemli boyutu etik ve ahlaktır. İnsanlar, iyi ve kötü arasındaki farkı ayırt edebilme yeteneğine sahiptir. Bu ahlaki anlayış, toplumsal kuralları ve yasaları oluşturur ve bireylerin birbirleriyle olan etkileşimlerini düzenler.
Yaratıcılık ve Sanat;
İnsanlar, yaratıcı düşünceleri ve sanatsal ifadeleriyle kendilerini ifade ederler. Sanat, müzik, edebiyat ve diğer yaratıcı alanlar, insanların iç dünyalarını dışa vurmalarına olanak tanır ve insan olmanın derinliğini gözler önüne serer. Bu unsurlar, insan deneyimini zenginleştirir ve her bir bireyin kendine özgü bir yolculuk yapmasına olanak tanır
Maneviyat ve Ruh;
İnsanda maddi unsurlar kadar manevi unsurlar da insanın özünü tanımlar. Maneviyat ve ruh, insanın içsel dünyasında büyük bir yer kaplar ve hayatına anlam katar.
Maneviyat, kişinin içsel huzur ve anlam arayışına yönelik bir süreçtir. Genellikle bir din veya inanç sistemi ile ilişkilendirilse de, maneviyat bundan daha geniş bir kavramdır. Kişinin kendisiyle, evrenle ve diğer insanlarla olan ilişkilerinde derin bir anlam bulma çabasıdır. Maneviyat, bir kişinin hayatındaki derin bağlantıları, etik değerleri ve varoluşsal sorularını kapsar.
İnanç sisteminde, her şeyi en güzel bir biçimde yaratan Allah, insanı da yaratılmışların en güzeli olarak yaratmıştır. O’na işitmesi için kulak, görmesi için göz, düşünmesi için akıl, hissetmesi için bir kalp vermiştir. Onu en güzel bir biçime sokmuş ve kendi ruhundan üflemiştir. Ancak bu insanın özü, zamanla dünya hayatındaki deneyimler, seçimler ve dış etkilerle şekillenerek aslından uzaklaşarak bozulmaya başlamıştır.
İnsan sadece akıl ve beden değil, aynı zamanda ruhsal bir varlıktır. Sevmek, affetmek, merhamet göstermek gibi değerler, insan ruhunun arınmasını ve gelişmesini sağlar. Yaratıcı insan için kurallar koymuştur. Koyduğu kurallar, insanın bu özünü korumasını ve geliştirmesini hedeflemiştir. Yaratıcının kuralları, insanın sadece kendisi için değil, toplum ve dünya için de adaletli ve sorumlu olmasını öğütler. İnsan, özgür iradesiyle iyi ve kötüyü seçmekte hür bırakılmıştır. Tercihi onu ya iyi bir insan yapacak, yada kötü bir insan. İnsan Habil ya da Kabil olmayı, İbrahim , ya da Nemrut olmayı, Musa, ya da Firavun olmayı, Muhammed, ya da Ebu Cehil olayı kendi tercih edecektir. Bu tercih onu ya bir Adem, ya da bir iblis kılacaktır. İyi ya da kötü olmayı seçmek sadece bireyin hayatını değil, çevresindeki insanların hayatını da etkileyecektir.
İnsanı İnsan Yapan Değerler;
İnsanı insan yapan değerler, bireyin toplumda saygı gören ve değerli bir varlık olarak kabul edilmesini sağlayan niteliklerdir. Bu değerler, bireyin karakterini, ahlaki duruşunu ve toplumsal ilişkilerini şekillendirir.
Sevgi ve şefkat, insan olmanın en güzel ve kıymetli değerlerindendir. Sevgi, insanları bir arada tutan en güçlü duygulardan biridir. İnsanı değerli kılan diğer yapı taşlarından dürüstlük ise ticaret ve alışverişlerimizde, yaptığımız hizmet ve davranışlarımızda, söz ve eylemlerimizde bizi biz yapan önemli bir değerdir.
İnsanı kıymetli kılan davranışlarından saygılı olmak, bireylerin birbirlerinin haklarına, hukuklarına ve farklılıklarına değer vermesi riayet etmesidir. İnsan yaşadığı doğaya, çevreye, yaptığı işe, toplumsal ilişkilerine karşı adaletli olmalı, herkesin hak ve hukukunu gözetmelidir.
İnsan sorumluluk taşıyan bir varlıktır. Sorumluluk, bireylerin kendi davranışlarının sonuçlarını kabul etmesi ve bunların etkilerini üstlenmesidir. Sorumlu bireyler, hem kendilerine hem de topluma karşı olan görevlerini yerine getirirler. Sorumluluk bilinci, bireylerin daha özenli ve dikkatli olmalarını sağlar.
İnsanı güzel kılan başka bir değer ise hoşgörüdür. Hoşgörülü bir tutum, insanları birleştirir ve toplumsal uyumu artırır. Bu değerler, insanın hem bireysel hem de toplumsal yaşamında önemli bir yere sahiptir. Bu değerlerin benimsenmesi, insanları daha iyi bireyler yapar ve daha huzurlu bir toplum yaratılmasına yardımcı olur.