Dr. Eray Güçlüer
Köşe Yazarı
Dr. Eray Güçlüer
 

KIZILELMA vurdu, TB3 kalktı… Şimdi İsrail düşünsün!

Türkiye, son haftalarda savunma teknolojisinde attığı adımlarla yalnızca yeni sistemler göstermedi; Ortadoğu'nun güç mimarisinde yeni bir düzenin oluştuğunu dünyaya ilan etti. KIZILELMA'nın radar-güdümlü GÖKDOĞAN atışı, TB3'ün TCG Anadolu'dan kalkıp MAM-L ile hedefi imha etmesi ve savunma ihracatında 2025 rekoru... Bütün bunlar, artık sadece teknik gelişmeler değil; bölgede uzun süredir tek başına hareket etmeye alışmış İsrail için yeni bir jeopolitik sınırlama döneminin başlangıcıdır. Türkiye yükseliyor; İsrail'in Suriye'den Irak'a, Ortadoğu'dan Doğu Akdeniz'e uzanan etki alanı her geçen gün daralıyor. KIZILELMA: İsrail'in hava üstünlüğü varsayımını bitiren kırılma KIZILELMA'nın jet motorlu hedefi radar güdümlü GÖKDOĞAN ile imha etmesi, İsrail'in uzun yıllardır Suriye ve Irak hava sahalarında "cezasız operasyon" alışkanlığını temelden sarsan bir gelişmedir. Türkiye'nin insanlı–insansız hibrit hava muharebesi konseptine geçişi, artık bölgedeki hiçbir aktörün havada tek taraflı hareket etmesine imkân tanımayan yeni bir dönemin kapısını araladı. İsrail'in Suriye üzerinde rutin olarak yürüttüğü nokta operasyonlardan, Irak'ta zaman zaman kullandığı hava boşluklarına kadar her alan artık Ankara'nın radarında, sınırında ve stratejik denetim çizgisinde bulunuyor. Yani Türkiye hava muharebelerinde bağımsız bir güç haline geldikçe, İsrail'in bölgesel manevra alanı daralıyor. TB3 ve Doğu Akdeniz: İsrail için artık "boş alan" yok TB3'ün TCG Anadolu'dan kalkıp MAM-L ile hedefi imha etmesi, İsrail'in Doğu Akdeniz planları için kritik bir kırılmadır. İsrail bugüne kadar enerji sahaları, gaz platformları, özel güvenlik koridorları ve Amerikan desteğiyle kurduğu deniz hâkimiyeti üzerinden bölge politikasını şekillendiriyordu. Ancak TB3, Türkiye'nin denizlerde sadece gözetleyen değil, anında tepki verebilen bir güce dönüştüğünü de açık biçimde gösterdi. Artık Doğu Akdeniz'de hiçbir hesap, Türkiye'nin deniz üstü SİHA gücü hesaba katılmadan yapılamaz. Bu durum, İsrail'in hem enerji stratejisini hem de askeri denge planlamasını yeniden düzenlemek zorunda bırakan bir jeopolitik baskıya dönüşmüş durumda. Sahada Türkiye'nin etkisi artıyor Suriye sahası İsrail'in yıllarca rahat hareket ettiği bir bölgeydi. İran'a ait konvoyları, Hizbullah altyapısını ve belirlediği hedefleri defalarca vurdu. Ancak Türkiye'nin artan hava-hava kabiliyeti, uzun menzilli sensör ağı, Suriye'nin kuzeyindeki askeri etkinliği ve bölgenin tamamına yayılan istihbarat kapasitesi, İsrail için artık eskiden olduğu gibi "rahat bir operasyon sahası" bırakmıyor. Irak'ta ise Türkiye'nin Pençe harekâtlarıyla kurduğu derin askeri varlık, hem terör örgütlerinin hareket alanını daraltıyor hem de İsrail'in bu örgütlerle kurmak istediği bağlantıları zayıflatıyor. Bölgesel denklemin yeni gerçeği Türkiye Bugün gelinen noktada Türkiye yalnızca askeri başarı kazanmıyor; aynı zamanda bölgede yeni bir stratejik gerçeklik oluşturuyor. Bu yeni denklemde Türkiye, İsrail'in Suriye, Irak, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz'deki politikalarını daha dar bir koridora sıkıştıran başat güç haline geliyor. Türk savunma sanayiinin ürettiği caydırıcılık, ihracat rakamlarının oluşturduğu nüfuz ve Türkiye'nin sahadaki aktif askeri gücü birleştiğinde Türkiye bölgenin güvenlik mimarisinde artık belirleyici güç olmaya başladı. Türkiye güçlendikçe Ortadoğu'nun, Suriye'nin, Irak'ın ve Doğu Akdeniz'in kaygan zemini yeniden şekilleniyor. Kaynak Akşam Gazatesi
Ekleme Tarihi: 12 Aralık 2025 -Cuma
Dr. Eray Güçlüer

KIZILELMA vurdu, TB3 kalktı… Şimdi İsrail düşünsün!

Türkiye, son haftalarda savunma teknolojisinde attığı adımlarla yalnızca yeni sistemler göstermedi; Ortadoğu'nun güç mimarisinde yeni bir düzenin oluştuğunu dünyaya ilan etti. KIZILELMA'nın radar-güdümlü GÖKDOĞAN atışı, TB3'ün TCG Anadolu'dan kalkıp MAM-L ile hedefi imha etmesi ve savunma ihracatında 2025 rekoru... Bütün bunlar, artık sadece teknik gelişmeler değil; bölgede uzun süredir tek başına hareket etmeye alışmış İsrail için yeni bir jeopolitik sınırlama döneminin başlangıcıdır. Türkiye yükseliyor; İsrail'in Suriye'den Irak'a, Ortadoğu'dan Doğu Akdeniz'e uzanan etki alanı her geçen gün daralıyor.

KIZILELMA: İsrail'in hava üstünlüğü varsayımını bitiren kırılma

KIZILELMA'nın jet motorlu hedefi radar güdümlü GÖKDOĞAN ile imha etmesi, İsrail'in uzun yıllardır Suriye ve Irak hava sahalarında "cezasız operasyon" alışkanlığını temelden sarsan bir gelişmedir. Türkiye'nin insanlı–insansız hibrit hava muharebesi konseptine geçişi, artık bölgedeki hiçbir aktörün havada tek taraflı hareket etmesine imkân tanımayan yeni bir dönemin kapısını araladı. İsrail'in Suriye üzerinde rutin olarak yürüttüğü nokta operasyonlardan, Irak'ta zaman zaman kullandığı hava boşluklarına kadar her alan artık Ankara'nın radarında, sınırında ve stratejik denetim çizgisinde bulunuyor. Yani Türkiye hava muharebelerinde bağımsız bir güç haline geldikçe, İsrail'in bölgesel manevra alanı daralıyor.

TB3 ve Doğu Akdeniz: İsrail için artık "boş alan" yok

TB3'ün TCG Anadolu'dan kalkıp MAM-L ile hedefi imha etmesi, İsrail'in Doğu Akdeniz planları için kritik bir kırılmadır. İsrail bugüne kadar enerji sahaları, gaz platformları, özel güvenlik koridorları ve Amerikan desteğiyle kurduğu deniz hâkimiyeti üzerinden bölge politikasını şekillendiriyordu. Ancak TB3, Türkiye'nin denizlerde sadece gözetleyen değil, anında tepki verebilen bir güce dönüştüğünü de açık biçimde gösterdi. Artık Doğu Akdeniz'de hiçbir hesap, Türkiye'nin deniz üstü SİHA gücü hesaba katılmadan yapılamaz. Bu durum, İsrail'in hem enerji stratejisini hem de askeri denge planlamasını yeniden düzenlemek zorunda bırakan bir jeopolitik baskıya dönüşmüş durumda.

Sahada Türkiye'nin etkisi artıyor

Suriye sahası İsrail'in yıllarca rahat hareket ettiği bir bölgeydi. İran'a ait konvoyları, Hizbullah altyapısını ve belirlediği hedefleri defalarca vurdu. Ancak Türkiye'nin artan hava-hava kabiliyeti, uzun menzilli sensör ağı, Suriye'nin kuzeyindeki askeri etkinliği ve bölgenin tamamına yayılan istihbarat kapasitesi, İsrail için artık eskiden olduğu gibi "rahat bir operasyon sahası" bırakmıyor. Irak'ta ise Türkiye'nin Pençe harekâtlarıyla kurduğu derin askeri varlık, hem terör örgütlerinin hareket alanını daraltıyor hem de İsrail'in bu örgütlerle kurmak istediği bağlantıları zayıflatıyor.

Bölgesel denklemin yeni gerçeği Türkiye

Bugün gelinen noktada Türkiye yalnızca askeri başarı kazanmıyor; aynı zamanda bölgede yeni bir stratejik gerçeklik oluşturuyor. Bu yeni denklemde Türkiye, İsrail'in Suriye, Irak, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz'deki politikalarını daha dar bir koridora sıkıştıran başat güç haline geliyor. Türk savunma sanayiinin ürettiği caydırıcılık, ihracat rakamlarının oluşturduğu nüfuz ve Türkiye'nin sahadaki aktif askeri gücü birleştiğinde Türkiye bölgenin güvenlik mimarisinde artık belirleyici güç olmaya başladı. Türkiye güçlendikçe Ortadoğu'nun, Suriye'nin, Irak'ın ve Doğu Akdeniz'in kaygan zemini yeniden şekilleniyor.

Kaynak Akşam Gazatesi

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.