(İsrail–ABD–İran Üçgeninde Ateşkesin Stratejik Perde Arkası: Türkiye’nin Konumlandırılması)
Özet
Ortadoğu’da İsrail, ABD ve İran arasındaki gerilimler tarihsel köklere dayanan çok boyutlu bir çatışma zemini yaratmaktadır. Son dönemde yaşanan geçici ateşkes hamleleri, bölgesel barışa dair umutları artırsa da aslında yeni güç dengelerinin inşası ve pozisyon alma çabalarının bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Bu çalışmada, söz konusu ateşkesin stratejik perde arkası analiz edilmekte, tarafların kısa ve uzun vadeli hedefleri irdelenmekte ve Türkiye’nin bu denklemdeki pozisyonu çok katmanlı bir biçimde ele alınmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Ateşkes, İsrail, ABD, İran, Türkiye, Ortadoğu, Stratejik Tehlike, Vekâlet Savaşları
1. Giriş
İsrail, ABD ve İran arasındaki ilişkiler, Ortadoğu jeopolitiğinde belirleyici eksenlerden biridir. Son yıllarda Gazze, Lübnan, Suriye ve Yemen merkezli krizlerde tarafların doğrudan ya da dolaylı olarak karşı karşıya gelmesiyle gerilim maksimum düzeye ulaşmıştır. Bu bağlamda gerçekleşen geçici ateşkesler, yalnızca birer askeri mola değil, aynı zamanda diplomatik ve stratejik manevra alanları yaratmaktadır. Bu çalışmada, 2025 yılında meydana gelen geçici ateşkes süreci çok boyutlu şekilde analiz edilerek, bölgesel denklemler ve Türkiye'nin bu süreçteki rolü değerlendirilecektir.
2. ABD’nin Ateşkese Yaklaşımı: Seçim ve Stratejik Nefes: ABD yönetimi, özellikle seçim dönemlerinde dış politika krizlerini minimize etme eğilimindedir. İsrail’e yönelik koşulsuz desteğini sürdürmekle birlikte, bölgede doğrudan savaş riskini azaltmayı hedefleyen bir çizgi izlemektedir. Bu çerçevede:
- Seçim öncesi kamuoyunun savaş karşıtı tepkileri dikkate alınmakta,
- Askeri üslerin güvenliği ve savunma hatları yeniden yapılandırılmakta,
- İran’a karşı daha çok dolaylı müdahale yöntemleri (siber saldırılar, ekonomik yaptırımlar) tercih edilmektedir.
3. İsrail’in İç Politikaya Yönelik Ateşkes Güdüsü: Netanyahu hükümeti, hem iç hem dış kamuoyunun baskısı altında hareket etmektedir. Ateşkes, aşağıdaki stratejik hedefleri içermektedir:
- Lübnan sınırındaki Hizbullah tehdidine karşı hazırlık süreci yaratmak,
- İç politikadaki protestoları ve askeri başarısızlık eleştirilerini geçici olarak bastırmak,
- Uluslararası toplum nezdinde “barışa açık bir aktör” imajı oluşturmak.
4. İran’ın Ateşkesle Yeniden Konumlanma Çabası: İran, doğrudan savaşa girmeksizin vekil güçler üzerinden bölgedeki etkinliğini artırmak istemektedir. Ateşkes süreci İran’a:
- Hizbullah, Husiler ve Haşdi Şabi gibi grupları yeniden konumlandırma imkânı sunmakta,
- ABD ile nükleer müzakereler için diplomatik zemin hazırlamakta,
- İç kamuoyundaki ekonomik baskılara geçici çözüm bulma şansı vermektedir.
5. Stratejik Tehlikeler: Ateşkes mi, Sessizlik mi? Ateşkesin barış değil, daha büyük çatışmalara hazırlık anlamına geldiği birçok açıdan değerlendirilmektedir:
5.1 Yeni Savaşların Zemin Hazırlığı
- Güney Lübnan (Hizbullah–İsrail) hattında olası savaş,
- Kızıldeniz ve Umman Denizi’nde deniz ticaret hatlarına yönelik saldırıların sürmesi,
- Suriye ve Irak’ta vekil çatışmaların derinleşmesi beklenmektedir.
5.2 Siber ve Hibrit Savaşın Tırmanışı
- İran ve İsrail arasındaki siber saldırılar artmakta,
- Ekonomik sabotaj, yapay zeka tabanlı dezenformasyon ve uzaktan saldırı araçları aktif biçimde kullanılmaktadır.
6. Türkiye’nin Rolü ve Stratejik Dengesi
6.1 Aktif Tarafsızlık ve Arabuluculuk: Türkiye, hem İsrail hem İran’la temas kurabilen ender NATO ülkelerindendir. Hamas ile ilişkisi ve Gazze’ye yönelik insani diplomasi çalışmaları, Türkiye'yi bölgesel arabuluculuk açısından önemli bir aktör hâline getirmektedir.
6.2 Enerji ve Lojistik Merkez Rolü: Türkiye, Doğu Akdeniz’den Basra Körfezi’ne kadar uzanan enerji koridorlarında merkezî bir konuma sahiptir. Bu nedenle ABD, Rusya, İran ve Avrupa’nın tümüyle temas hâlindedir.
6.3 İkili Baskı ve Risk: Batı bloğunun Filistin politikası ile Türkiye'nin duruşu arasında uyumsuzluk vardır. Aynı zamanda Türkiye, Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS ile ilişkilerini derinleştirerek çok kutuplu dış politikada yer almaya çalışmaktadır. Bu pozisyon, zaman zaman ABD ve AB ile diplomatik gerilimlere yol açmaktadır.
7. Sonuç: İsrail, ABD ve İran arasında gerçekleşen ateşkes, bölgede barıştan ziyade geçici bir sakinleşmeyi temsil etmektedir. Bu süreçte taraflar askeri ve diplomatik olarak yeniden konumlanmakta; özellikle vekil savaşlar ve siber güvenlik alanında daha sofistike çatışmalara hazırlanmaktadır. Türkiye ise hem riskler hem de fırsatlarla karşı karşıya bir aktör olarak dikkat çekmektedir. Enerji, diplomasi ve askeri denge açısından Türkiye'nin alacağı pozisyon, sadece bölgesel değil, küresel düzeyde etkiler yaratabilecek bir potansiyele sahiptir.
26 Haziran 2025 – Adana