Giriş bölümünde “sanatta bir orjinalite göstermek isteyen şairlerin “taze mazmun, bikr-i mana peşinde olduğunu söyler. Türk şiiri XV. yüzyılda Necati, Ahmet Paşa, XVI. yüzyılda Zati, Fuzuli, Baki, Hayali, Taşlıcalı Yahya gibi isimlerden söz eder. İran modellerine benzeme gereğini duymazlar. Sebk-i Hindi ve Babür Şah kısmında 18. yüzyılda yenilik gösterme arzusu vardır.
Tarik-i nadire-sencide Sabite besdir
Bu taze vadi-i Pakize imtiyaz bana
Dünya görüşleri, duyuş tarzları, ifade unsurları aynı olan divan şairlerinin eserlerinde bir orjinalite, bir yenilik gösterebilmeleri için büyük bir sanat kabiliyetine ihtiyaçları vardır. 18. yüzyılda fazla taklitçi ve nazireci bir edebiyat halini almıştır. Halk zevkine yaklaşılması Nedim’le beraber bütün şairlerde vardır.
Gülelim oynayalım kam alalım dünyadan
Nedim’in Hayatı kısmında İstanbullu olduğunu belirtir. Nedim değişik nesibler, şuh gazeller söyleyerek yeni ve parlak hayallerle süslediği kasidelerinde şairliğinin ve sanatının bütün hünerlerini gösterir. Nedim hocalar grubunun en sonunda yer aldığından padişahın “Nedim sen herkesten sonra geldin” diye hitap etmesini bir ilgi ve lütuf sayarak sevinmiş.
Nedim’in eserleri kısmında:
- Divan
- Saha’ifü’l ahbar
- İkdü’l Cuman fi Ehliz-zaman
- Safai Tezkiresi Takrizi
- Şehid Ali Paşa’ya bir dilekçe
- Nigarname
- Mektup
eserlerine değinir.
Birinci bölüm: Nedim’in Dünya Görüşü ve Hayat Anlayışı kısmında eski şairlerimizin fikir cephesi pek dar ve sınırlıdır. Tek düşünüş sistemi tasavvufun vahdet-i vücut felsefesidir. Bunun dışında herhangi bir serbest düşünüşe rastlanmaz. Dinin sıkı baskısı kitabın ve sünnetin dışına çıkmaya, onunla uyuşamayan bir düşünüş tarzına yönelmeye kesinlikle engeldir.
Nedim’e göre asıl hayatın anlamını sevmek, eğlenmek, gününü gün etmektir.
“Bezm-i şarapdan geçemem doğrusu Nedim
İşret tabiatımca tarab meşrebimcedir.”
“Gülelim oynayalım kam alalım dünyadan
Bir gün uğraşalım çarh-ı sitem perverden” mısraları Nedim’in hayat felsefesini gösterir.
Nedim’le hayatın gayesini zevk bilen neşeli ve nikbin davranışı bütün şiirlerinde hakimdir.
Nedim hayatı bütün zevk ve nimetleriyle yaşamayı gaye edinmek ve bu gerçek hayatı eserlerinde klasik telakkileri aşarak muasırlarını bile yadırgatacak derece serbestçe aksettirmiş bir sanatkar olması bakımından şiirlerine fikir cephesi itibariyle orijinal bir şairdir.
Nedim’in Şiirlerinde His Unsurları kısmında “O yaşamak, hayatın zevkini çıkarmak isteyen neşeli yaratılışı yüzünden gerçeğe bağlıdır.
Nedim’in eserlerindeki his unsurları 2 kısımdır:
- Aşk duyguları
- Çevreye ve tabiata ait duygular
Sanki o uçarı bir çapkın, doymak bilmeyen bir aşıktır. Fakat asla kaba değildir. Zekidir, kurnazdır, çapkındır, zariftir. Zekasının sevimli buluşları, kolay yakalayışları, zevkinin inceliği ifadesinin güzelliği açık saçıklığa düşmekten daima korumuştur.
Bir eserde konuyu, içeriği sanat eseri yapan, sanatkarın ona ifade edişi, ona muhtevaya şekil verişidir. En ince duyuşa en yüksek düşünüşlere sanatkarane bir şekil verilmedikçe anlar. Şüphesiz sanat eseri olamazlar. Nedim’in eserlerini sadece içeriği üzerinde duranlar onu maddi zevklere düşkün topluma uymayan bir şair olarak görmüşlerdir.
Nedim bir çığır aşmış olmakla beraber eserlerinin değeri çok defa iyi anlaşılmamış hatta kınanmıştır. Nedim hakkında Şeyh Galip şöyle demiştir.
Salik-i tavr-ı Nedim oldun bu düşmezdi sana
Hem zeban olmaz mısın Galip sühan gülerler sen
demiş, Nedim’e nazire yazmayı kendisine yedirememiş, onu hafif görerek büyük şair sühangu sayamamıştır.
Eski şiirimizde üstad şair anlayışı başkadır.
Namık Kemal, Nedim hakkında müfsid-i ahlak derken sonra bu fikrinden vazgeçerek “Lisanımızın en büyük şairi Nedim’dir.” demiştir. Namık Kemal Nedim’i dilindeki sadelik ve tabiilik dolayısıyla takdir eder. Muallim Naci, Nedim’in taklit olmayan neşeli şiirleriyle eş’ar-ı şuhane tabirini kullanmıştır. Nabizade Nazım hakkında şiirlerinde fikr-i hikmet bulunmadığı için Nedim’i şuaramızın birincisi sayamıyorum.” demiştir. Ahmet Haşim Nedim’in eserlerinde yanlış anlaşıldığını söylemek ister.
Nedim yaratılışının samimiliğini, duyguların olduğu gibi serbestçe ifade etmek istemesi yüzünden çevresini, devrinin yaşayışını eserlerinde geniş ölçüde aksettirmiştir.
“Limoni hatayide o pistana nigah et
Hiç böyle celi şa’şada narenç bulunmaz” şiirinde limoni renkli işlemeli giyen güzeli metheden Lale devrinin bütün neşe ve eğlencesini bize en çok Nedim’in duyurmuş olması buradan ileri gelmektedir.
“Ol perçemin nazirini hatırda mı gönül
Görmüş idin geçen sene sünbül zamanları”
Nedim bir medhiyesinde İstanbul’un bayram yerlerini, Atmeydanı’nın, Eyüp, Tophane ve Üsküdar’daki kurulan bayram yerlerini ve yapılan şenlikleri anlatır.
Güzeller Atmeydanı’nda alur şimdi meydan, İstanbul’un tek başına bütün Acem mülkünü feda ettiği kasidesi bir şiir abidesidir.
“Bu şehr-i Sitanbul ki bi mülkü behadır
Bir sengine Acem mülkü fedadır.”
Nedim’in şiirlerinde hayal unsurları kısmında orijinal tarafını ince ve renkli hayatları teşkil eder. Nedim’i sevgilinin boyunun fıskiyede yükselen latif bir suya benzemesi hayalini sevdiğini görmektedir..
“Sandım olmuş cesle bir fevvare-i ab-ı hayal
Böyle gösterdi bana ol kadd-i müstesna seni”
Klasik İran edebiyatında be bizim eski edebiyatımızda sebk-i Hindi üslubu olarak adlandırılan bize Örfi, Feyzi, Kelimi, Bidil Şevket gibi İran şairlerinden gelen üslup tarzı 17. yüzyıl şairlerimiz tarafından işlenmiştir. Başta Nef’i olmak üzere 17. Yüzyılın Naili, Neşati, Nedim-i Kadim gibi şairlerin eserini yakından tanıyan Nedim de onlar gibi mazmun oyunu ve kelime tasarrufu ile birtakım terkiple yaparak hayaller yaratır.
“Acep ne bezmde şeb-zinde dar-ı sohbet idin
Henüz nergis-i mestinde buy-i hab kokar”
İkinci Bölüm: Nedim’in Şiirlerinin Şekli ve İfade Özellikleri kısmında şiirini oluştururken şekillerle kaydına bağlı kalmamıştır. Nesibsiz, girizgahsız methiyeler yazar.
Nedim’in övgü için bütün nazım şekilleri kullanması kaside şeklinden tek düzeliğine düşmek istememesinden kaynaklanır.
Kaside Tertipleri kısmında Divan şiirinde tasvirler gerçeğin doğrudan doğruya tasviri olmayıp edebiyatın estetik görüşü ile baktığı soyut bir tabiatın tasviridir. Nedim’in , III. Ahmet tarafından verilen emir dolayısıyla yazılan meşhur ıydiyesinin nesibinde büyük bağlılıkla, canlı bir tablo gibi tasvirden Hammamiye’sinin nesibi ise konusu, dili, ifadesi bakımından yepyeni bir özellik taşır. Bu nesip Nedimane konusu, kendisine övgü orijinal hayalleri, canlı ifadesi ile eski şiirimiz içinde yepyeni bir özellik göstermektedir.
Nedim’in III. Ahmet’e yazdığı,
“Gel ey fasl-ı bahardan maye-i aram u habirsiz
Enis-i hatırım kam-i dil-i pür-ıztırabımsın” beytiyle başlayan kasidesinin nesibi bir bahariyyedir.
Nedim şiirinde anlattım tam bir konuşma tarzıdır. Konuşmalarda anlamının beyitlerden taştığı olur. Şair sevgilisini ve onun gelişini canlı bir tablo gibi tasvir eder.
Nedim’in Kasidelerindeki Girizgahlar kısmında,
“Guş kıl ey ruhi Kisra ey revan-ı Cem işit
Ben kapılma ehl-i tarihin sühan-sencanına” ile başlayan girizgah konuşma dilinin vezne kolayca yerleşmesi ve sehl-i mümteni şeklinde cereyanı ise Nedim’in dehasının orijinal bir ifade özelliği taşımaktadır. İstanbul konuşma dilini şiirlerine iyice yerleştirmek için vezni istediği gibi eğer, büker. Bu bükülüşlerle tabii, külfetsiz ve kıvrak bir nazım dili yaratır.
Kaside Methiyyeleri kısmında geleneğe bağlı kalmış, eski şairler gibi aşırı övgüler yaşamıştır. Methiyyeler dil bakımından en tertipli yanını teşkil eder. Bununla beraber yine de terkiplerde olabildiğince kaçınmış vezni ustalıkla kullanarak dilin imkanlarında faydalanmıştır. Nedim genelde 2 kişiyi övmüştür. III. Ahmet, damadı İbrahim Paşa.
“Ne alayiştir alayındaki alayiş ü tertib
Ya divanını hümayündeki haşmet ne haşmettir”
Nedim’in fahriyeleri kısmında Nedim’in kasidesinde çok beğendiği Nef’i gibi yazarken haklı olarak övünmekle beraber sesinde Nef’i’nin sert, kibirli, azametli tonu yoktur. O zekasının ince ve kolay buluşları ile methiyelerinde sakk-ı irfanı mevc-ii ıstılaha boğan zeka oyunları, söz cambazlıkları ve şaklabanlıklar yapmıştır. Böylece Nedim bu üstünlükleriyle kaside tarzında başarılı olmuş, kişiliğiyle ona kendine özgü bir gelişme olanağı vermiştir.
Kaside İçindeki Tagazzülleri kısmında Sadabad’ın güzelliğini tasvir ederken şevke gelip tagazzüle başlayacak ruhunun gerçek meylini dile getirmek için fırsat bulmuştur.
“Bir gazel tarh eyleyeyim bari kalsın yadigar
Sahn-ı Sadabad’da İstanbul’un hubanına”
Nedim’in kıtaları ve tarihtleri kısmında İbrahim Paşa’nın Nedim’i kendi kütüphanesine kütüphane müdürü tayin etmesi üzerine Nedim bir kıta ile buna teşekkür eder. Şair burada duyduğu sevinci bu görevi kendisinin de nasıl arzuladığını fakat bu arzusunu bir türlü söyleyemediğini çok ince bir ifade ile sadrazama anlatmaktadır.
“Ey kudsiyan aman bana imdad vaktidir
Bir hayret aldı natıkamın tab u takatın”
Nedim de bir olayı anlatırken daima onu tashin etmek yani sahneleştirmei sahnede oynuyormuş gibi tasvir etme merakı vardır.
Musammatlar kısmında Nedim’in ilave beyitleri asıl gazel ile mana ve ahenk bakımından çok iyi kaynaşır.
“Derdin nedir gönül sana bir halet olmasın”
Nedim’in hayatı bütün zevkleriyle yaşamak isteyen neşeli yaratılışına gazel söylemek uygun gelmiştir. Özellikle Nedim’den sonra moda halini alarak Tanzimat’a kadar devam eder. Şarkı yazılmasında, Nedim’i izleyenlerin derecesine erişememiş olmalarının Nedim’in başarısını sadece açık, anlaşılır bir dille aşk duygularını serbestçe söylemesi zannetmelerinden Nedim’in sanatkar tarafını taklit edememelerinde veya bunu anlayamamış olmalarından ileri gelir. Vezin ve kafiye kısmında Nedim aruz veznini büyük başarı ile kullanmıştır. Vezne sözün her kalıbına kolayca girebilen bir yumuşaklık vermiş, aruz kalıplarının sertliğine kırarak onu istediği gibi eğmiş bükmüştür. Şair şiirinin ahengini veznin katı ve tek düzenli sesinden değil, kelimelerinden ve onların sihirli bir biçimde dizilişinden alacaktır.
“Gülelim oynayalım kam alalım dünyadan
Ma-i tesnim içelim çeşme-i nevpeydadan”
Nedim Türkçeyi aruza kolayca uygulamış, Türkçenin güzelliğini, canlılığını ve kıvraklığını bozmadan Divan şiirinden Türkçenin en güzel örneklerini verme başarısı göstermiştir.
Söz varlığı özellikleri kısmında 18. yüzyılda Sabit’ten sonra Nedim Türkçe kelimeler ve deyimleri oldukça fazla kullanmış bir şairdir. O bu kelimeler ve deyimleri kullanırken dilin özelliklerinden yararlanarak türlü espriler yapar: koçmak, döğmek, esenleşmek, esenlik, irgürmek, pençe buyurultusu, çağlayan.
Nedim razdaş, yanbeyan terkibindeki gibi gramer yanlışlarını kullanmıştır.
İfade ve eda kısmında Nedim, çok defa dizelerin mazmun yükünden hafifleterek açık ve sade bir anlatış tarzları seçmiştir.
“Bir söz dedi çeman ki keramet var içinde
Dün giceye dair bir işaret var içinde”
Nedim şiirlerinde eski edebiyatımızın söz anlam sanatlarını da kullanır. Onlarla şiirlerinş daga güzel ve daha yapan bir araç olarak oynar. Nedim bu sanatları o kadar kolaylıkla yapar. Onlarla öyle ustaca oynar ki ifadesinin ahengi ve akıcılığı bize onun bu zihni faaliyetlerini duyurmaz.
“Bir dem tegafül etmez isek bir dem eyleriz
İzhar-i aşkı yâre hem etmez hem eyleriz”
Nedim, üstün yeteneği ölçüsüz sanat zevki sayesinde Divan edebiyatının mazmunlarını ve sanatlarının şiire bir yardımı olarak başarıyla kullanmıştır. “Bana miras kalmıştır benimdir Baki’nin” diye söyleyiş ve ahenkle Baki’nin mirasçısı olduğunu söyler.
Divan edebiyatımızda Türkçe şiir dili olarak yüzyıllardan beri işlene işlene eriştiği gelişmede zirveye ulaşmıştır. Nedim şiirlerinde Türkçenin güzelliğini ve inceliğini en akıcı, en ahenkli ve en doğal söyleyişle şiirleştirmiştir.
Sonuç kısmında Nedim şiiri bir kelime oyunu ve hüner gösterme vesilesi olmaktan çıkararak şiirlerinde ruhunun samimi duygularını ve sonsuz neşesini ifade etmiştir. Yüksek sanat zevki sayesinde divan şairlerimizi hepsinde rastladığımız gibi doldurma şiir yazmamıştır.
“Sözü az söyle ağır söyle Nedima ki suhan
Zer gibi sayılı gevher gibi sencide gerek” diyerek az yazmayı ve öz yazmayı yeğlemiştir,
Nedim eski şiirimizde taze bir ruh ve yeni bir söyleyiş özelliği gösteren şairimizdir. Divan şiirinde arayıp da bulamadığımız gerçek hayatın sesini yaşadığı devrin ruhunu Türkçenin en doğal ve en güzel sesini Nedim’in eserlerinden bulduğumuzu söylemek yerinde olur.
Hasibe Mazıoğlu’nun Nedim’in Divan Şiirine Getirdiği Yenilikler okunulası bir eserdir. Herkese tavsiye ediyorum