Dilara Pınar Arıç
Köşe Yazarı
Dilara Pınar Arıç
 

NEDİM DİVANINDA ÜSKÜDAR ÜZERİNE

Firâz-ı Üsküdârın buʿdı vardır gerçi kim ammâ  Yine inkâr olunmaz Hak bu kim onun da seyrânı Firaz: yokuş buʿd: uzaklık seyrân: gezip dolaşma (Üsküdar’ın yokuşunun uzaklığı vardır ama onun gezip dolaşması inkar olunamaz.) Üsküdar uzaktır. Ancak gezip dolaşma yerleri o kadar güzeldir ki inkar olunamaz. Türâb-ı kabrine merhûmenin ikrâm içün yapdı Reh-i Hakda diyâr-ı Üsküdâra çeşme-i pür-âb Türâb: toprak Reh: yol pür-âb: su dolu (Hak yolunda Üsküdar diyarına su dolu çeşmeyi kabrinin toprağına merhumenin cömertlik için yaptı.) Çeşmeyi merhumenin hatırı olsun diye ikram ve cömertlik için yapmıştır. Üsküdârı eyledi iğnâ sehâb-ı re'feti Eyleyüp icrâ onun her sûyuna cûy-ı cedîd İğnâ: zengin olmak re'fet: esirgeme sehâb: bulut icrâ: akmak sûy: taraf cûy:ırmak cedîd: yeni (Üsküdar’ı esirgeme bulutu akıttı. onun her tarafına yeni ırmak akarsu eyledi.)   Fâtih-i İran şeh-i devran ki cûd u re'feti Üsküdârı âb-ı şîrîn ile iğnâ eyledi Devran: dünya re'fet: esirgeme cûd: cömertlik iğnâ: zengin olmak (İran fatihi dünyanın şahı ki esirgeme ve cömertliği Üsküdar’ı şirin suyu ile zengin eyledi.)   Şeref-âbâd içündür aslı ammâ kim bu maksemden Bu şehr-i Üsküdâra dahı küllî hisse peydadır Âbâd: bayındır Maksem: kısımlar Peyda: açık (Şeref bayındır için bu kısımlardan aslı ama, bu Üsküdar’a bile tüm hisseler açıktır.)   Üsküdârı edüp ihyâ lutfu Âb-ı şîrîn ile kıldı reyyân İhyâ: canlandırma Reyyân: suya kanmış (Üsküdar’ı canlandırma lütfu edip şirin suyunu suya kanmış eyledi.)4 Firâvân olmağ ile âb-ı lutf-ı şehriyârîden Ricâl-i devlet etdi Üsküdârı sû-be-sû irvâ Şehriyârî: padişah Ricâl: erkekler sû-be-sû: taraftan tarafa irvâ: suya kanma (Padişahın lütuf suyu ile kıral olmak ile devletin erkeklerini Üsküdar’ı taraftan tarafa suya kanmış eyledi.) Olmuşdu çokdan Üsküdar leb-teşnelikle bî-karâr Ol şeh bulup bir cûy-bâr yapdı ona râh-ı medîd leb-teşne: susamış ağız bî-karâr: kararsız cûy-bâr: akarsu medîd: uzun râh: yol (Üsküdar çoktan dudağı susamışlıkta kararsız olmuştu. Bir padişah bulup ona uzun yol olarak bir akarsu yaptırdı.
Ekleme Tarihi: 10 May 2025 - Saturday
Dilara Pınar Arıç

NEDİM DİVANINDA ÜSKÜDAR ÜZERİNE

Firâz-ı Üsküdârın buʿdı vardır gerçi kim ammâ

 Yine inkâr olunmaz Hak bu kim onun da seyrânı

Firaz: yokuş

buʿd: uzaklık

seyrân: gezip dolaşma

(Üsküdar’ın yokuşunun uzaklığı vardır ama onun gezip dolaşması inkar olunamaz.)

Üsküdar uzaktır. Ancak gezip dolaşma yerleri o kadar güzeldir ki inkar olunamaz.

Türâb-ı kabrine merhûmenin ikrâm içün yapdı

Reh-i Hakda diyâr-ı Üsküdâra çeşme-i pür-âb

Türâb: toprak

Reh: yol

pür-âb: su dolu

(Hak yolunda Üsküdar diyarına su dolu çeşmeyi kabrinin toprağına merhumenin cömertlik için yaptı.)

Çeşmeyi merhumenin hatırı olsun diye ikram ve cömertlik için yapmıştır.

Üsküdârı eyledi iğnâ sehâb-ı re'feti

Eyleyüp icrâ onun her sûyuna cûy-ı cedîd

İğnâ: zengin olmak

re'fet: esirgeme

sehâb: bulut

icrâ: akmak

sûy: taraf

cûy:ırmak

cedîd: yeni

(Üsküdar’ı esirgeme bulutu akıttı. onun her tarafına yeni ırmak akarsu eyledi.)

 

Fâtih-i İran şeh-i devran ki cûd u re'feti

Üsküdârı âb-ı şîrîn ile iğnâ eyledi

Devran: dünya

re'fet: esirgeme

cûd: cömertlik

iğnâ: zengin olmak

(İran fatihi dünyanın şahı ki esirgeme ve cömertliği Üsküdar’ı şirin suyu ile zengin eyledi.)

 

Şeref-âbâd içündür aslı ammâ kim bu maksemden

Bu şehr-i Üsküdâra dahı küllî hisse peydadır

Âbâd: bayındır

Maksem: kısımlar

Peyda: açık

(Şeref bayındır için bu kısımlardan aslı ama, bu Üsküdar’a bile tüm hisseler açıktır.)

 

Üsküdârı edüp ihyâ lutfu

Âb-ı şîrîn ile kıldı reyyân

İhyâ: canlandırma

Reyyân: suya kanmış

(Üsküdar’ı canlandırma lütfu edip şirin suyunu suya kanmış eyledi.)4

Firâvân olmağ ile âb-ı lutf-ı şehriyârîden

Ricâl-i devlet etdi Üsküdârı sû-be-sû irvâ

Şehriyârî: padişah

Ricâl: erkekler

sû-be-sû: taraftan tarafa

irvâ: suya kanma

(Padişahın lütuf suyu ile kıral olmak ile devletin erkeklerini Üsküdar’ı taraftan tarafa suya kanmış eyledi.)

Olmuşdu çokdan Üsküdar leb-teşnelikle bî-karâr

Ol şeh bulup bir cûy-bâr yapdı ona râh-ı medîd

leb-teşne: susamış ağız

bî-karâr: kararsız

cûy-bâr: akarsu

medîd: uzun

râh: yol

(Üsküdar çoktan dudağı susamışlıkta kararsız olmuştu. Bir padişah bulup ona uzun yol olarak bir akarsu yaptırdı.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.