Dilara Pınar Arıç
Köşe Yazarı
Dilara Pınar Arıç
 

GARAUDY’NİN MEDENİYETLER DİYALOĞU KİTABI ÜZERİNE

Giriş: Evrensel Bir Tecrübeye Şahitlik bölümünde “Batı bir kazadır.” sözüyle başlar. İnsanlığın geleceğini inşa ederken, bu ilk temel gerçeğini aklımızdan çıkarmamanız gerekir.” Der. Tarihte beyaz adam tarafından oynanan rolün bu uğursuz yönüne ben “beyaz hastalık” adını veriyorum. Der. Medeniyetler diyaloğunu savunur. Namık Kemal hakkında Türkçe yazdığı şiirini bana Helsinki’de kelime kelime tercüme eden olduğunu söyler. Birinci Bölüm: Günbatımı Ülkesi ve Efsaneleri: Maraton Kompleksi bölümünde korkunç bir kelime olarak bahseder. Ona göre Paul Valery, Avrupa’nın üç gelenekle yoğrulduğunu söyler. Ahlak alanında: Hristiyanlık ve Katoliklik Hukuk alanında: Roma hukukunun kesintisiz nüfuzu Düşünce ve sanat alanında: Eski Yunan geleneği Garaudy’ye göre “Batı diye adlandırılan medeniyetin doğuşunu Mezopotamya ve Mısır’a yani Asya ve Afrika’ya borçludur. Eski Yunan Geleneği’nde şöyle der: Her şeyin ölçüsü insandır. Protagores’tan Descartes’e “düşünüyorum öyleyse varım.”ına ve bizi kavram aracılığıyla “Tabiatın efendiler ve sahipleri yapma ihtirasına kadar, bireyin önceliği ve kavramın egemenliği Batılı dünya anlayışının değişmezleri olarak kalır. Roma Geleneğinde şöyle der: “Batı ilk defa Roma hudutlarıyla çevrilir. Roma Grek kültürünü özümser fakat teşkilatını ve ordusunu da iyice yerleştirir. Hristiyan geleneğinde “Kilise’nin Konstantinci geleneği Yakın Doğu’nun mirasçısı özgün Hristiyanlık demek, o bütünüyle Roma karşıtı vahiy geleneğine ters düşen bir gelenektir. İkinci Bölüm Batı bir kazadır bölümünde Rönesans Tanrı’yla başka ilişki kurar. Ortaya kocaman bir soru işareti koyar. Rönesans eski dogmatik inançlara karşı insan problemini koymak ister. “Faustçu model, kapitalizmi yani kudret ve kar arzusunun tatminini bilim ve tekniklerinin sonsuz gelişmesinden bekleyen tek boyutlu Batı insanını ortaya çıkaran bir toplumu doğurmuştur. 16. Yüzyıldan 20. Yüzyıl sonuna kadar üç postulat hükmetmiştir. Eylem ve işin önceliği Aklın inceliği Kötü sonsuzluğun önceliği İlerleyen sayfalarda “Evet bizim bir sisteme dayalı bir sömürgeci politikamız bir sömürgeci yayılma siyasetiniz vardır. Üç sac ayağına götürür: İktisadi, insani ve siyasi... Üçüncü Bölüm: Kaçırılmış fırsatlar bölümünde Amerikan Yerlilerinin Mirası kısmında Popol Vuh insanlık tarihinin dört devrine bölünmüştür. Her devir yaratmak istediği ilahi insanı dört başı mamur bir insanı şekillendirmeye muvaffak olamayan Tanrı’nın başarısızlığıyla son bulur. Her defasında Tanrı mutsuzluğa kapılmada tekrar işe koyulur. İslam’ın bereketli kasırgası bölümünde Blasco İbanez “Müslümanlar kendilerinden yedi yüz senede ancak geri alınabilen yerleri iki senede fethettiler. Söz konusu olan silah zoruyla dayatılan bir istila değil, sapasağlam kökleri her bir yandan fışkıran yeni bir toplumdur. İbn Haldun Mukaddimesinde “Özel olguları araştırmaya genel sebepler kapısından girerek beşer türünün tarihini bütün hikayesiyle birlikte ele alıyor, siyasi olaylara sebepleri ve kökenleri açısından bakıyorum.” Çin Bilgeliği konusuna değinir: Çin bilimi Batı düşüncesinin makenist materyalizmine taban tabana ait organik bir materyalizm Çin düşüncesi mantık-mekanik değil diyalektik bir bakış açısına dayanır. Çin matematiğini Joseph Needham’ın belirttiği geometri değil cebir mentalitesine sahiptir. İki Himalaya’nın Hindistan’ı bölümünde “Küçük ben/nefis”ten bizi uzaklaştıran bakış açısı bizim Batıda hürriyet konusunda ortaya atılan sahte problemleri aşmamıza imkan verir. Dördüncü Bölüm Yeniden Bulunacak Boyutlar bölümünde “Montaigne’yi Arabistan Denemesinden ötürü medeniyetler Diyaloğunun atası sayabiliriz. İnsanın insan tarafından sürekli yaratılışının tarihi anı ya da bir aşaması olarak görülür. Ejderha’nın Damarları: Çin ve Japonya bölümünde Monet “Varlığı gölgeyle bütünü parçayla çağrıştıran estetik telkinlerini benimseyerek yazmıştır. Görünmezi Görünür Kılmak. Afrika kısmında Japon, Afrika ve İslam sanatlarını keşfedinceye kadar Batıl için önemli olan mimesis/tabiat olduğu gibi taklidi tarafından daima tehdit edilen bir sanat çalışmasının sabitesidir. Bütün Sanatlar Camiye, Cami de ibadete götürür bölümünde “Dünyanın dış görünüşlerinden kopmak ve zihni tek bir düşünceye yöneltmek iradesi, bakışın hiçbir oyalama şeklini algılamamasını gerektirir. Her türlü algı, zihne hem matematik ve rasyonel hem ahenkli ve müzikal bir düzen düşüncesini getirmesini gerektirir. Bali, İlahların Adası bölümünde dans jest olarak ifade edilir. Beşinci Bölüm: Dünya Projesi’nde Eski Karşılaşmalar ve yeni sentezler kısmında “Her kültürel dış patlamaya bir iç patlama, yani çeşitli kültürel katkıların ayrıcalıklı bir noktada birikmesi öncelik eder, der. Kültür yeniliğinin gerçekleştirilmesi için şunlar gerekir: Batılı olmayan medeniyetlerin incelenmesi araştırmalarda en az Batı kültürünün incelenmesi kadar önemli yer tutulmalıdır. Estetik en az bilim ve teknik eğitimi kadar önemli yer tutmalıdır. Perspektif geleceği hayal etme sanat ve gayeler üzerinde de tefekkür en az tarih kadar önem taşımaktadır. Afrika Ujamaa’sında ilkeler belirtilmiştir. Her şeyden önce karşılıklı sevgi Mülkiyet rejimi Çalışma Gandi’nin Satyagraha’sı bölümünde hakikate bağlılık ilkesini uygulayan kimse yüksek talebini hiçbir zaman uzlaşmayla aşağılara  çekmez, der. Pablo Freire’nin pedagojisi ve Latin Amerika’daki kurtuluş ilahiyatları klasik ilahiyatta genellikle yapıldığı gibi sadece vahyin ve geleneğin verilerinden yola çıkma yerine tarihsel alanda doğmuş eylem ve sorunlardan yola çıkılması söz konusudur. Kurtuluşu şöyle ifade eder: Siyasi kurtuluş Tarihi kurtuluş Günahtan kurtuluş Batı Bilgisi ve Doğu Bilgeliği’nde şöyle der: Mademki her gerçeklik belirlenmiştir. Tek bir şeyden yola çıkarak insan özgürlüğü nasıl bulunur? Tam aksine hürriyet, bütüne aidiyetin bu bütünle yaşamanın o bütünlüğü yaşadığının bilincinde olaraktır. Çin Kültür Devrimi kısmında “Eğer Hz. İsa’nın emir ve yasaklarını Hristiyanlık alemi ciddiye alsaydı, işte böylesi bir toplum düzeni ortaya çıkardı, diye düşündüm, der. Sonuç, Üçüncü Ahit bölümünde medeniyetler diyaloğu önemlidir ve ekonomi planında büyüme modelimizin köklü değişimi ele alma ve gelişmelerin başka bir tarafından hareketle gelişme diğer gayelerini keşfetme açısında artık kaçırılmaması gereken fırsattır. Geniş çaplı medeniyetler diyaloğu gerçekleştirilmelidir, kendi kimliğini kaybetmeden başkasının hakikatine bu arada Batı’nınkiler kadar Asya’nın, İslam’ın, Afrika’nın ve Latin Amerika’nın bilgeliklerine ve isyanına açılabilmeli ve medeniyetler karşılıklı olarak birbirini beslemelidir. “Üçüncü Ahit”  köklerini halkların kalbinde yeniden bulandır, dünyayı ve hayatı değiştirme güç ve umudunu da dinlerinden alan halklar demektir. Medeniyetler Diyaloğu önemli fikirler içermektedir. Söz konusu tavsiye etmekteyiz vesselam.  
Ekleme Tarihi: 16 May 2025 - Friday
Dilara Pınar Arıç

GARAUDY’NİN MEDENİYETLER DİYALOĞU KİTABI ÜZERİNE

Giriş: Evrensel Bir Tecrübeye Şahitlik bölümünde “Batı bir kazadır.” sözüyle başlar. İnsanlığın geleceğini inşa ederken, bu ilk temel gerçeğini aklımızdan çıkarmamanız gerekir.” Der. Tarihte beyaz adam tarafından oynanan rolün bu uğursuz yönüne ben “beyaz hastalık” adını veriyorum. Der. Medeniyetler diyaloğunu savunur. Namık Kemal hakkında Türkçe yazdığı şiirini bana Helsinki’de kelime kelime tercüme eden olduğunu söyler.

Birinci Bölüm: Günbatımı Ülkesi ve Efsaneleri: Maraton Kompleksi bölümünde korkunç bir kelime olarak bahseder. Ona göre Paul Valery, Avrupa’nın üç gelenekle yoğrulduğunu söyler.

  1. Ahlak alanında: Hristiyanlık ve Katoliklik
  2. Hukuk alanında: Roma hukukunun kesintisiz nüfuzu
  3. Düşünce ve sanat alanında: Eski Yunan geleneği

Garaudy’ye göre “Batı diye adlandırılan medeniyetin doğuşunu Mezopotamya ve Mısır’a yani Asya ve Afrika’ya borçludur. Eski Yunan Geleneği’nde şöyle der: Her şeyin ölçüsü insandır. Protagores’tan Descartes’e “düşünüyorum öyleyse varım.”ına ve bizi kavram aracılığıyla “Tabiatın efendiler ve sahipleri yapma ihtirasına kadar, bireyin önceliği ve kavramın egemenliği Batılı dünya anlayışının değişmezleri olarak kalır.

Roma Geleneğinde şöyle der: “Batı ilk defa Roma hudutlarıyla çevrilir. Roma Grek kültürünü özümser fakat teşkilatını ve ordusunu da iyice yerleştirir. Hristiyan geleneğinde “Kilise’nin Konstantinci geleneği Yakın Doğu’nun mirasçısı özgün Hristiyanlık demek, o bütünüyle Roma karşıtı vahiy geleneğine ters düşen bir gelenektir.

İkinci Bölüm Batı bir kazadır bölümünde Rönesans Tanrı’yla başka ilişki kurar. Ortaya kocaman bir soru işareti koyar. Rönesans eski dogmatik inançlara karşı insan problemini koymak ister. “Faustçu model, kapitalizmi yani kudret ve kar arzusunun tatminini bilim ve tekniklerinin sonsuz gelişmesinden bekleyen tek boyutlu Batı insanını ortaya çıkaran bir toplumu doğurmuştur. 16. Yüzyıldan 20. Yüzyıl sonuna kadar üç postulat hükmetmiştir.

  1. Eylem ve işin önceliği
  2. Aklın inceliği
  3. Kötü sonsuzluğun önceliği

İlerleyen sayfalarda “Evet bizim bir sisteme dayalı bir sömürgeci politikamız bir sömürgeci yayılma siyasetiniz vardır. Üç sac ayağına götürür: İktisadi, insani ve siyasi...

Üçüncü Bölüm: Kaçırılmış fırsatlar bölümünde Amerikan Yerlilerinin Mirası kısmında Popol Vuh insanlık tarihinin dört devrine bölünmüştür. Her devir yaratmak istediği ilahi insanı dört başı mamur bir insanı şekillendirmeye muvaffak olamayan Tanrı’nın başarısızlığıyla son bulur. Her defasında Tanrı mutsuzluğa kapılmada tekrar işe koyulur. İslam’ın bereketli kasırgası bölümünde Blasco İbanez “Müslümanlar kendilerinden yedi yüz senede ancak geri alınabilen yerleri iki senede fethettiler. Söz konusu olan silah zoruyla dayatılan bir istila değil, sapasağlam kökleri her bir yandan fışkıran yeni bir toplumdur.

İbn Haldun Mukaddimesinde “Özel olguları araştırmaya genel sebepler kapısından girerek beşer türünün tarihini bütün hikayesiyle birlikte ele alıyor, siyasi olaylara sebepleri ve kökenleri açısından bakıyorum.” Çin Bilgeliği konusuna değinir:

  1. Çin bilimi Batı düşüncesinin makenist materyalizmine taban tabana ait organik bir materyalizm
  2. Çin düşüncesi mantık-mekanik değil diyalektik bir bakış açısına dayanır.
  3. Çin matematiğini Joseph Needham’ın belirttiği geometri değil cebir mentalitesine sahiptir.

İki Himalaya’nın Hindistan’ı bölümünde “Küçük ben/nefis”ten bizi uzaklaştıran bakış açısı bizim Batıda hürriyet konusunda ortaya atılan sahte problemleri aşmamıza imkan verir.

Dördüncü Bölüm Yeniden Bulunacak Boyutlar bölümünde “Montaigne’yi Arabistan Denemesinden ötürü medeniyetler Diyaloğunun atası sayabiliriz. İnsanın insan tarafından sürekli yaratılışının tarihi anı ya da bir aşaması olarak görülür.

Ejderha’nın Damarları: Çin ve Japonya bölümünde Monet “Varlığı gölgeyle bütünü parçayla çağrıştıran estetik telkinlerini benimseyerek yazmıştır.

Görünmezi Görünür Kılmak. Afrika kısmında Japon, Afrika ve İslam sanatlarını keşfedinceye kadar Batıl için önemli olan mimesis/tabiat olduğu gibi taklidi tarafından daima tehdit edilen bir sanat çalışmasının sabitesidir.

Bütün Sanatlar Camiye, Cami de ibadete götürür bölümünde “Dünyanın dış görünüşlerinden kopmak ve zihni tek bir düşünceye yöneltmek iradesi, bakışın hiçbir oyalama şeklini algılamamasını gerektirir. Her türlü algı, zihne hem matematik ve rasyonel hem ahenkli ve müzikal bir düzen düşüncesini getirmesini gerektirir.

Bali, İlahların Adası bölümünde dans jest olarak ifade edilir.

Beşinci Bölüm: Dünya Projesi’nde Eski Karşılaşmalar ve yeni sentezler kısmında “Her kültürel dış patlamaya bir iç patlama, yani çeşitli kültürel katkıların ayrıcalıklı bir noktada birikmesi öncelik eder, der.

Kültür yeniliğinin gerçekleştirilmesi için şunlar gerekir:

  1. Batılı olmayan medeniyetlerin incelenmesi araştırmalarda en az Batı kültürünün incelenmesi kadar önemli yer tutulmalıdır.
  2. Estetik en az bilim ve teknik eğitimi kadar önemli yer tutmalıdır.
  3. Perspektif geleceği hayal etme sanat ve gayeler üzerinde de tefekkür en az tarih kadar önem taşımaktadır.

Afrika Ujamaa’sında ilkeler belirtilmiştir.

  1. Her şeyden önce karşılıklı sevgi
  2. Mülkiyet rejimi
  3. Çalışma

Gandi’nin Satyagraha’sı bölümünde hakikate bağlılık ilkesini uygulayan kimse yüksek talebini hiçbir zaman uzlaşmayla aşağılara  çekmez, der.

Pablo Freire’nin pedagojisi ve Latin Amerika’daki kurtuluş ilahiyatları klasik ilahiyatta genellikle yapıldığı gibi sadece vahyin ve geleneğin verilerinden yola çıkma yerine tarihsel alanda doğmuş eylem ve sorunlardan yola çıkılması söz konusudur.

Kurtuluşu şöyle ifade eder:

  1. Siyasi kurtuluş
  2. Tarihi kurtuluş
  3. Günahtan kurtuluş

Batı Bilgisi ve Doğu Bilgeliği’nde şöyle der: Mademki her gerçeklik belirlenmiştir. Tek bir şeyden yola çıkarak insan özgürlüğü nasıl bulunur? Tam aksine hürriyet, bütüne aidiyetin bu bütünle yaşamanın o bütünlüğü yaşadığının bilincinde olaraktır.

Çin Kültür Devrimi kısmında “Eğer Hz. İsa’nın emir ve yasaklarını Hristiyanlık alemi ciddiye alsaydı, işte böylesi bir toplum düzeni ortaya çıkardı, diye düşündüm, der.

Sonuç, Üçüncü Ahit bölümünde medeniyetler diyaloğu önemlidir ve ekonomi planında büyüme modelimizin köklü değişimi ele alma ve gelişmelerin başka bir tarafından hareketle gelişme diğer gayelerini keşfetme açısında artık kaçırılmaması gereken fırsattır.

Geniş çaplı medeniyetler diyaloğu gerçekleştirilmelidir, kendi kimliğini kaybetmeden başkasının hakikatine bu arada Batı’nınkiler kadar Asya’nın, İslam’ın, Afrika’nın ve Latin Amerika’nın bilgeliklerine ve isyanına açılabilmeli ve medeniyetler karşılıklı olarak birbirini beslemelidir.

“Üçüncü Ahit”  köklerini halkların kalbinde yeniden bulandır, dünyayı ve hayatı değiştirme güç ve umudunu da dinlerinden alan halklar demektir.

Medeniyetler Diyaloğu önemli fikirler içermektedir. Söz konusu tavsiye etmekteyiz vesselam.

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.