Tuna Şerbetçi Kaleme aldı
Hayatta bazı topluluklar vardır ki; ne toplumun nezdinde itibar görürler, ne de kendi içlerinde gerçek bir samimiyet barındırırlar. Yalancı tebessümler, sahte alkışlar ve içi boş övgülerle birbirlerini pohpohlamaktan başka bir meziyetleri yoktur. Aslında ne söyledikleri kıymetlidir, ne de söylediklerine kimse kulak verir. Ama yine de sanki büyük bir iş başarmış gibi birbirlerini alkışlar, birbirlerine methiyeler düzerler.
Gerçekten uzaktırlar. Gerçeği duymaktan, hele hele yüzleşmekten ödleri kopar. Çünkü gerçek, onların inşa ettiği sahte dünyayı yerle bir eder. Eleştiriye tahammülleri yoktur; bir uyarıyı tehdit sayar, bir farklı görüşü düşmanlık olarak algılarlar. O yüzden sadece birbirlerinin yalanlarını besler, kendi oluşturdukları dar çevrede, kısır döngü içinde dönüp dururlar.
Kendi çalıp kendi oynayan bu yapılar, dışarıdan bakıldığında gürültülüdür ama içerikleri boştur. Ne üretirler, ne geliştirirler. Sadece zaman tüketirler. Oysa zaman, samimi olanların, üretenlerin, doğruyu söylemekten çekinmeyenlerin yanında durur.
Unutulmamalıdır ki; uzun vadede kazananlar, doğruyu söyleyenler olur.
Gerçekle yüzleşebilenler büyür. Eleştiriye açık olanlar gelişir.
Birbirine yaranmakla meşgul olanlar ise tarihin tozlu raflarında unutulmaya mahkûmdur.
Çünkü hakikat bir gün mutlaka konuşur.
Ve o gün geldiğinde, o sahte alkışların hiçbir sesi duyulmaz olur.
Başka bir konuda bir başka yazı dizimde görüşmek dileğiyle Allah’a emanet olun