Kıymetli Dost,
Bir yolculuğun daha başlangıcındayız. Uzun zamandır birlikte yürüdüğümüz bu yolda, insanın anlamını, hayatın manasını ve kâinatın sırlarını keşfetmeye çalışıyoruz. Hepimiz farklı anne babaların evlatları, farklı etnik kökenlere, dillere, milletlere ve kültürlere mensup bireyler olarak dünyaya geldik. Ancak her birimiz, dünyayla tanışmamızı, onunla kaynaşmamızı ve yaşama tutunmamızı sağlayan ailelerimizin rehberliğinde hayatımıza yön veriyoruz.
Tıpkı Hz. Nuh’un Gemisi gibi, biz de hayatın dalgaları içinde ilerleyen büyük bir geminin yolcularıyız. Selametle varacağımız yere ulaşma umuduyla, aile bağlarının ve insan olmanın anlamını keşfetmeye devam ediyoruz.
Her birimiz için aile, hayatımızda bir dönüm noktasıdır. İşte bu yolculukta, gönülden kaleme düşen satırlar sizlere eşlik edecek.
Keyifli ve muhabbet dolu okumalar dilerim.
Öze Dönüşün Kapısı: Aile
İlk insan, ilk eş, ilk anne, ilk baba… İlk aşk, ilk hasret, ilk vuslat… Nihayet, yeryüzündeki ilk mutluluk ve ilk yuva!
Yeryüzündeki hayatın başlangıcı, insanlık tarihinin ilk ailesiyle başlar: Hz. Âdem (a.s.) ve Hz. Havva ile… Onların birlikteliği yalnızca bir evlilik değil, aynı zamanda insanlık soyunun sürekliliğini sağlayan ilahi düzenin ilk halkasıdır. O günden bugüne insanlık, varlığını bu temel üzerine inşa etmiş; her çağda aile çatısı altında yaşamaya devam etmiştir.
İnsan, yaratılışı gereği yalnız değildir. Kadın ve erkek, bir bütünün iki yarısı olarak birbirini tamamlamak ve birlikte hayatı inşa etmek üzere yaratılmıştır. Bu birlikteliğin en anlamlı tezahürü ise ailedir. Aile; sevgi, merhamet, sorumluluk ve sadakat gibi insani erdemlerin filizlendiği, bireyin kimliğinin, inancının ve değer dünyasının şekillendiği ilk ve en etkili okuldur.
Aile, yalnızca sosyal bir birliktelik değil; aynı zamanda ilahi rahmetin, yaratılış sırrının ve kulluk şuurunun yansıdığı kutsal bir yuvadır. Kadın ve erkek, birbirini tamamlayarak sekinet bulur; çocuklarıyla birlikte huzuru yaşar.
İşte bu, yaratılışın muradı, fıtratın çağrısı ve insanın asli yönüne dönüşünün ilk adımıdır.
Bugün aileye sahip çıkmak, sadece bir değeri koruma çabası değil; insanlığın geleceğini inşa etme mecburiyetidir. Öze dönüş; ahlakın, vicdanın ve merhametin yeniden inşasıyla mümkündür. Anne ve babamız, sabırla bizleri geleceğe hazırlayan mümtaz şahsiyetlerdir. Bu nedenle aile içindeki bireylerin birbirlerine olan saygı ve sevgileri büyük önem taşır. Özellikle çocukların ebeveynlerine duyduğu saygı, sağlıklı bir toplum için vazgeçilmezdir.
Kur’an-ı Kerim’de Allah, insanlara anne ve babaya iyilik etmelerini emretmektedir. Aile olmak, toplumsal hayat içinde büyük bir değere sahiptir. Aile, devletlerin mihenk taşıdır. Hukuka uygun bir evlilik; ahlakın güzelleşmesi, bireylerin nefsini haramlardan koruması açısından önemlidir. Aile; çıkabilecek fitneleri bertaraf etmek, çocuklarını dış kötülüklere karşı korumak ve onları ahlaki terbiye ile geleceğe hazırlamak gibi birçok hayati fayda sağlayan manevi bir kaledir.
Toplumun huzuru ve mutluluğu, ailelerin huzurlu ve mutlu olmasına bağlıdır. Aile içindeki sevgi, saygı ve dayanışma; öze dönüşü sağlayarak yalnızca bireyleri değil, tüm toplumu olumlu yönde etkileyen bir güç oluşturur. Bu nedenle ailede sevgi, saygı ve dayanışmanın ön planda tutulması, güçlü bir toplumun temellerinin atılmasına katkı sağlayacaktır.
Kıymetli Dost,
Sabırla okuduğun bu satırlar, kendi gözlemlerimden, duyduklarımdan ve okuduklarımdan süzülerek kaleme alınmış bir özdür. Toplumsal yaşanmışlıkların ve kanayan yaraların sızısını dindirebilmek ümidiyle, tefekkür ve empatiyle anlatmaya çalıştığım insanın özüne dönüşü yolculuk serivenü, sabır ve tutkuyla devam etmektedir. Bu satırlar bir gün mutlaka ihtiyaç duyan doğru kalplere ve zihinlere ulaşacaktır. Bir sonraki yolculuğumuzda yeniden buluşmak dileğiyle,
Esen kalın.