Aynı Sokakta Yalnız Kalan İnsanlar
Son yıllarda farkında mısınız; aynı binada oturuyoruz ama birbirimize yabancı gibiyiz. Kapı komşumuzun adını bilmeden yaşar olduk. Bir zamanlar “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” diyen millet, şimdi selamdan kaçıyor. Ne acı…
Geçen gün sahilde yürürken yaşlı bir amca oturmuş, martılara simit kırıntısı atıyordu. Yanına oturdum, hâl hatır sordum. Yüzüme öyle bir baktı ki… Sanki “Evlat, uzun zamandır biri beni insan yerine koyup konuşmadı” der gibiydi.
Dedi ki: “Oğlum, apartmanda 18 daire var, bir tanesi kapımı çalmadı. Hastalansam kim haberdar olacak bilmiyorum.”
İçim sızladı… Çünkü gerçek buydu: İnsan çok olur, ama dost az olur.
Bugün herkes telefon ekranına gömülmüş, ama kimse kimseyi duymuyor. Neşemizi sosyal medyada paylaşıyoruz ama hüznümüzü kimseyle paylaşamıyoruz. Hâlbuki insan içindeki yükü birine anlattıkça hafifler. “Derdini söylemeyen derman bulamaz” der atalarımız. Biz ise derdimizi saklamakta ustalaştık, derman bulamamakta da…
Eskiden mahallelerde akşamüstü balkon sohbetleri olurdu. Çay demlenir, tabureler dışarı çıkarılır, iki lafın belini kırmak hayatın tuzu biberi sayılırdı. Şimdi herkes kapısını kapatıp kendi küçük dünyasına çekiliyor. Ne bir selam, ne bir güleryüz… Oysa bir tebessüm bile gönülleri barıştırmaya yeter.
Birbirimizi duymadıkça yalnızlık büyüyor. Gençler odasına kapanıyor, yaşlılar unutuluyor, orta yaşlılar geçim derdinin içinde kayboluyor. Kimse kimsenin yorgunluğunu fark etmiyor.
Ama unutmayalım: “Yalnız kalanın yükü ağırdır.” Tek başına yaşayan toplum ayakta duramaz.
Ben diyorum ki;
Bir kapı çalmaya, bir “Nasılsın komşum?” demeye ne dersiniz? Belki karşınızdaki insanın duyduğu tek güzel söz o olacak. Belki birinin yüzünü güldürecek, belki hayatına dokunacaksınız.
Bu toprakların mayasında dayanışma var. Biz birbirimize omuz verdiğimiz gün büyüdük, birlikte yürüdüğümüz gün güçlendik. Bugün de ihtiyacımız olan tam olarak budur: Birlikte olmak.
Yalnızlık kader değil; çare elimizdedir. Yeter ki gönül kapımızı kilitlemeyelim.
Ekleme
Tarihi: 16 Kasım 2025 -Pazar
Aynı Sokakta Yalnız Kalan İnsanlar
Son yıllarda farkında mısınız; aynı binada oturuyoruz ama birbirimize yabancı gibiyiz. Kapı komşumuzun adını bilmeden yaşar olduk. Bir zamanlar “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” diyen millet, şimdi selamdan kaçıyor. Ne acı…
Geçen gün sahilde yürürken yaşlı bir amca oturmuş, martılara simit kırıntısı atıyordu. Yanına oturdum, hâl hatır sordum. Yüzüme öyle bir baktı ki… Sanki “Evlat, uzun zamandır biri beni insan yerine koyup konuşmadı” der gibiydi.
Dedi ki: “Oğlum, apartmanda 18 daire var, bir tanesi kapımı çalmadı. Hastalansam kim haberdar olacak bilmiyorum.”
İçim sızladı… Çünkü gerçek buydu: İnsan çok olur, ama dost az olur.
Bugün herkes telefon ekranına gömülmüş, ama kimse kimseyi duymuyor. Neşemizi sosyal medyada paylaşıyoruz ama hüznümüzü kimseyle paylaşamıyoruz. Hâlbuki insan içindeki yükü birine anlattıkça hafifler. “Derdini söylemeyen derman bulamaz” der atalarımız. Biz ise derdimizi saklamakta ustalaştık, derman bulamamakta da…
Eskiden mahallelerde akşamüstü balkon sohbetleri olurdu. Çay demlenir, tabureler dışarı çıkarılır, iki lafın belini kırmak hayatın tuzu biberi sayılırdı. Şimdi herkes kapısını kapatıp kendi küçük dünyasına çekiliyor. Ne bir selam, ne bir güleryüz… Oysa bir tebessüm bile gönülleri barıştırmaya yeter.
Birbirimizi duymadıkça yalnızlık büyüyor. Gençler odasına kapanıyor, yaşlılar unutuluyor, orta yaşlılar geçim derdinin içinde kayboluyor. Kimse kimsenin yorgunluğunu fark etmiyor.
Ama unutmayalım: “Yalnız kalanın yükü ağırdır.” Tek başına yaşayan toplum ayakta duramaz.
Ben diyorum ki;
Bir kapı çalmaya, bir “Nasılsın komşum?” demeye ne dersiniz? Belki karşınızdaki insanın duyduğu tek güzel söz o olacak. Belki birinin yüzünü güldürecek, belki hayatına dokunacaksınız.
Bu toprakların mayasında dayanışma var. Biz birbirimize omuz verdiğimiz gün büyüdük, birlikte yürüdüğümüz gün güçlendik. Bugün de ihtiyacımız olan tam olarak budur: Birlikte olmak.
Yalnızlık kader değil; çare elimizdedir. Yeter ki gönül kapımızı kilitlemeyelim.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.