Gençlerin Sesi, Sokağın Rüzgârında Kaybolmasın”
Bu memlekette genç olmak, bazen rüzgâra karşı yürümeye benziyor; adım atıyorsun ama yerinde sayıyorsun. Çevrene bakıyorsun, herkes “Sen daha gençsin, önün açık” diyor. Ama ne hikmetse o ön, sisli bir dağ yolu gibi… Görünüyor ama bir türlü varılmıyor.
Bugün gençlerin derdi iş değil sadece; iş olsa güç yok, güç olsa yön yok. Üniversiteyi bitirmiş bir delikanlı geçen gün otobüste yanıma oturdu. Elinde özgeçmiş dosyası, üstüne basa basa korumuş belli. “Abi,” dedi, “Diplomayı çerçevelettim ama duvara asacak ev bulamadım.” Söz ağırdı… Gülümsedim ama içim burkuldu. Çünkü biliyorum: “Çeker çileyi yiğit olan ama yiğidin de bir sabrı var.”
Biz yıllarca gençleri hep “geleceğimiz” diye anlattık ama kimse bugünün gerçeklerini onların gözünden okumadı. Umutları eriyor, enerjileri boşa akıyor. Oysa genç dediğin ne ister?
Bir avuç güven, biraz destek, biraz da “Helal olsun, devam et evladım” diyen bir omuz.
Gençler proje üretmek istiyor; sermaye yok. Kendi işini kurmak istiyor; kapı açan yok. Yeteneklerini göstermek istiyor; vitrinde yer yok. Sonra da dönüp diyoruz ki “Gençler neden mutsuz?”
E mübarek, “Tarlayı taşla doldurursan, ekin yeşermez.” Gençler yeşermeyi bekliyor; toprak sert, hava kuru.
Sonra bir bakıyorsun, bu çocuklar inadına direniyor. Geceleri bilgisayar başında kod yazan da onlar, sabahın köründe staj diye kapı önünde bekleyen de… Kimsenin görmediği o küçük çabalar, aslında koca bir milletin geleceğini taşıyor. Ama bu çabalar, sokak köşelerinde savrulan bir rüzgâr gibi yalnız kalmamalı.
Ben bugün bir köşe yazarı olarak değil, bu toprakların bir evladı olarak söylüyorum:
Gençlerin sesini duymayan, yarının yükünü taşıyamaz.
Bu ülkenin gerçek zenginliği madenlerinde değil, gençlerinin aklında ve yüreğindedir. Onlara güvenelim, fırsat verelim, önlerindeki taşı biraz çekelim. Emin olun, gerisini öyle bir doldururlar ki gururdan başımız göğe değer.
Unutmayalım:
“Genç dik durursa, memleket devrilmez.”
Ekleme
Tarihi: 16 Kasım 2025 -Pazar
Gençlerin Sesi, Sokağın Rüzgârında Kaybolmasın”
Bu memlekette genç olmak, bazen rüzgâra karşı yürümeye benziyor; adım atıyorsun ama yerinde sayıyorsun. Çevrene bakıyorsun, herkes “Sen daha gençsin, önün açık” diyor. Ama ne hikmetse o ön, sisli bir dağ yolu gibi… Görünüyor ama bir türlü varılmıyor.
Bugün gençlerin derdi iş değil sadece; iş olsa güç yok, güç olsa yön yok. Üniversiteyi bitirmiş bir delikanlı geçen gün otobüste yanıma oturdu. Elinde özgeçmiş dosyası, üstüne basa basa korumuş belli. “Abi,” dedi, “Diplomayı çerçevelettim ama duvara asacak ev bulamadım.” Söz ağırdı… Gülümsedim ama içim burkuldu. Çünkü biliyorum: “Çeker çileyi yiğit olan ama yiğidin de bir sabrı var.”
Biz yıllarca gençleri hep “geleceğimiz” diye anlattık ama kimse bugünün gerçeklerini onların gözünden okumadı. Umutları eriyor, enerjileri boşa akıyor. Oysa genç dediğin ne ister?
Bir avuç güven, biraz destek, biraz da “Helal olsun, devam et evladım” diyen bir omuz.
Gençler proje üretmek istiyor; sermaye yok. Kendi işini kurmak istiyor; kapı açan yok. Yeteneklerini göstermek istiyor; vitrinde yer yok. Sonra da dönüp diyoruz ki “Gençler neden mutsuz?”
E mübarek, “Tarlayı taşla doldurursan, ekin yeşermez.” Gençler yeşermeyi bekliyor; toprak sert, hava kuru.
Sonra bir bakıyorsun, bu çocuklar inadına direniyor. Geceleri bilgisayar başında kod yazan da onlar, sabahın köründe staj diye kapı önünde bekleyen de… Kimsenin görmediği o küçük çabalar, aslında koca bir milletin geleceğini taşıyor. Ama bu çabalar, sokak köşelerinde savrulan bir rüzgâr gibi yalnız kalmamalı.
Ben bugün bir köşe yazarı olarak değil, bu toprakların bir evladı olarak söylüyorum:
Gençlerin sesini duymayan, yarının yükünü taşıyamaz.
Bu ülkenin gerçek zenginliği madenlerinde değil, gençlerinin aklında ve yüreğindedir. Onlara güvenelim, fırsat verelim, önlerindeki taşı biraz çekelim. Emin olun, gerisini öyle bir doldururlar ki gururdan başımız göğe değer.
Unutmayalım:
“Genç dik durursa, memleket devrilmez.”
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.