1939 Maraş doğumlu olan Erdem Bayazıt şiirleriyle edebi dünyamıza katkıda bulunmuştur. Şehir söz konusu şair için önem arz etmektedir. Şehrin mimarı yapılarıyla yaşantısıyla Erdem Bayazıt’ın şiirlerinde önem arz etmektedir.
Şehir bir ölüm tasviriyle Erdem Bayazıt şiirinde yer almaktadır. Şehir kabus ve ölümle yorumlanmıştır:
Şehir boğuluyor içinde insanların kan gibi bir sesle
Mor bir kabus çöküyor üstümüze
Parkta son ağaç da ölüyor intiharı hatırlatan
Bir ölümle (Şehrin Ölümü)
Toprak eskidir ve yer kadar ağırdır:
Ey gücü toprak kadar eski
Ey gücü yer kadar ağır çocuk (Haber Veriyorum)
Sebeb Ey şiirinde göğe teslim olarak dağları kayaları dövmektedir:
Som fatih su fetheder tabiatı
Döner döner döğünür eritir dağları yobaz kayaları
Daha der sığmaz kabına yönelir göğe teslim olur
Ve düşerken toprağa çağırır
Sebeb ey (Sebeb Ey)
Güneşçağ öncüsü olarak tasvir ettiği öncülerin yüzleri Mekke’ye, gözleri Medine çeşmesine benzetilmekte, elleri bir mimar olarak belirtilmektedir:
Güneşçağ öncüleri yolları tuttu dua erleri tuttu
Yüzleri mekke ülkesi gözleri medine çeşmesi
Elleri altınçağ mimarı (Güneşçağ Savaşçıları)
Bosna’ya değinmektedir. Ayakta çaresiz kaldığını belirtmektedir:
Biz aciz kaldık Bosna! Sen ayaktasın
Biz yani bütün insanlık
Küflenmiş uygarlıkların asalak böcekleri
Sadece mahkumlarız önünde
Hey Bosna!
Oğulların
Kalbimizin granit duvarlarına
Hangi yazgıyı kazıyorlar (Bosna’ya Yazıt)
Çeçenistan’a değinmektedir. Çeçenistan’a üzülmektedir::
Ekmeğinin katığı salt özgürlük tutkusu
Fukara sofralara bu kan nerden damlıyor (Çeçenistan)
Sokaklar boştur. Hüzünlü bir hava hakimdir:
Meydan boşalıyor caddelerde kapkara kalabalık
Yüzlerinde sezginin bozgunluğu
Demirleri kemiren parmaklar yorgun başıboş (Boşluk-lu Yaşamak)
Şehir bir sığınaktır:
Haydi sığının şehirlere
Kabuğunuza çekilin yorganınızı çekin üstünüze
Kalsın çıplak gözleriniz dışarda
Kalsın titrek ve mavi elleriniz (Ölüme Saygı)
Denizin dibinde inci saklıdır:
Karanlık denizin dibinde
Birtakım incilerin olduğunu
Birtakım incilere ve hatıralara
Neden bağlı olduğumuzu unutma (Kar Altında Hüzün Denemesi)
Ülkesini sevmekte, kentten kurtulmak istemektedir:
Çekme ülkemden nar yangını gözlerini
Beni bu kentten kurtar beni yalnız ko git beni (Yok Gibi Yaşamak)
İstanbul sokaklarında su satan çocuk mabedlerin susamış hali olarak tasvir edilmektedir:
İçimizde kımıldanırken İstanbul
Bir çocuk mabedlerin susamışlığını satıyordu (Güvercinler)
Şehirden veda etmektedir. Şair kör olmuş kırlangıç gibidir.
Bu şehirden gidiyorum
Gözleri kör olmuş kırlangıçlar gibi
Gururu yıkılmış soy atlar gibi
Bu şehirden gidiyorum (Veda)
İstanbul Kız kulesi manzarasıyla şairi etkilemektedir:
Bir Ukraynalı iri iri açmış gözlerini
Seyrediyor süzülen bir şilebin güvertesinden
Boğaziçi’ni
Kayıyor ard arda köşkler yalılar
Kayıyor Mihrimah, Valide, Şemsipaşa, Ayazma
…
Boğazda tıkanan bir lokma gibi bir anda:
Kız Kulesi! (Kız Kulesi)
Sokaklarda gençliğini görmektedir:
Gençlik anıları hayatımızdan bir parça olarak kalmış sokaklar (Tabiat Risalesi)
Deve ve çöl teması hakimdir:
Develerin coşarak çöllerde
Ayak sesleriyle şiirler bestelediği
O vakitleri (Aşk Risalesi)
Savaş teması hakimdir:
Selman
Bir şehrin kapısında
Bir kapının
Arkasında (Savaş Risalesi)
İslam’ın doğduğu yıllardaki savaşlara değinmektedir:
Medine’de bekleyenler var
Damların üstünde, yollarda
Çocuklar
Kadınlar (Savaş Risalesi)
Erzurum dağları karlıdır, ölüm vadilerde doğanın suskunluğu hakimdir:
Erzurum dağları kar ile boran
Vadilerin koynunda ölümün sesi! (Ölüm Risalesi)
Kenan şehrine Hz. Yusuf’un kokusunu getiren rüzgar teması hakimdir. Bekleyen Yakup, gözleyen Yusuf, Tur Dağında Musa, İsa gökyüzünde, kurban İsmail, İbrahim Hac’da, tercüman Süleyman, ummanda Yunus söz konusudur. Peygamberler ile şehir teması üzerinde durulmaktadır:
Rüzgarlar niçin eser?
Getirmek için eser
Kenan illerine
Kokusunu Yusuf’un
…
Yakub’la bekleyenim
Yusuf’la gözleyenim
Musa’yla Tur Dağında
İsa’yla gökyüzünde
İsmail’le kurbanım
İbrahim’le Hac’dayım
Süleyman’a tercüman
Yunus’la ummandayım (Derviş Burcundan)
Anne babasını memleketine emanet edip ayrılmıştır:
Anamı babamı emanet ettiğim toprak,
Elveda (Hicret Burcundan)
Şehirde kırlar kabına sığmayan hatta can çekişen bir yerdir. Kimsenin efendisi değildir. Kendini bile efendisi değildir. Köledir:
Ey kabına sığmayan kırlar!
Ey kabuğunda can çekişen kent!
Kimsenin efendisi değilsin kırlarda
Kendinin bile
Her şeyin kölesisin şehirlerde
Kendinin bile! (Şehir ve Doğa Burcundan)
Erdem Bayazıt şiirinde şehir önemli bir mefhumdur. Söz konusu şairde şehir bir kişileştirilen bir yapıda bulunmaktadır. Şehri savaşı anlatmak için kullanır ve ya veda edilen bir mekan olarak yer almaktadır. Peygamber ile şehir eşleştirilmiştir. Kendi bireysel fikirlerini anlatmak için mefhumdan yararlanmıştır. Daha ayrıntılı açıklama için çalışma yapılması uygun olacaktır.