İş ahlakı, yazılı olmayan kurallarla ayakta durur. Bazen bir jest, bazen bir cümle, bazense bir bakış her şeyi anlatır. İşte tam da bu yüzden bazı davranışlar, sandığımızdan çok daha büyük etki yaratır ve çoğu zaman sessizce başarımızı etkiler.
İnsanlar ikiye ayrılır demişti bir eğitmen: Çözüm üretenler ile şikayet üretenler. Etrafımızda gerçekleşen istisnasız her hadiseyle ilgili toksik derecede pozitiflikten bahsetmiyorum elbette. Dikkatini çektiğim şey toksik derecede negatif olmanın etik ve ahlaki olmadığı. Örneğin sürekli şikayet eden biri, yalnızca enerjiyi değil, güveni de tüketir. Antipatik ve sevimsiz bir davranış bu. İşin enteresan tarafı, sabahın erken saatinde konforundan ödün vererek bir şeyler yapmaya çalışana, yatağındaki şahıs ahkam keser. Böylelerine izahat yapmayı değil, ‘hadi ordan’ demeyi tercih ediyorum genelde. Size de tavsiye ederim.
Kaba ya da argo dil kullanmak, profesyonel bir ortamda iletişimi de etkileşimi de kesintiye uğratır ve ilişkileri zedeler. İnsanların sözünü kesmek, bir görgü kuralı ihlalidir. Bununla birlikte karşınızdakini değersiz hissettiren bir davranıştır. Aynı şekilde, kişisel alana saygı göstermemek - fazla yaklaşmak ya da çok uzak durmak - bizi ya saldırgan ya da ilgisiz olarak gösterebilir. Bundan da uzak durmak gerekir.
Dakiklik, bir saygı göstergesidir. İşe zamanında gelmek ve işten zamanında çıkmak önemlidir. Sürekli geç kalmak, sadece zamanın değil güvenin de kaybıdır.
Her ofis arkadaşlığı sınır ister. İş yerinde özel hayat hikâyelerini paylaşmak ya da aşırı sosyalleşmek, üretkenliği gölgeler ve dikkat dağınıklığı yaratır.
Bir diğer kritik nokta da beklentilerdir. Yeni bir işe başlayan biri için hızlıca terfi ya da büyük sorumluluklar beklemek, doğru değildir. Kurumsal dünya, zamanla pişen bir yemek gibidir; aceleyle yenirse tadı kaçabilir. Esasen bu birçok pozisyon için gereklidir. Kişi, kendini iyi tartıp ölçebilmelidir. Kendini, kabiliyet ve yeteneklerini, potansiyelini iyi bilmelidir. Bir işi hakkıyla yapacağını düşündüğü, aklen ve yaş olarak münasip olduğuna inandığı her pozisyona aday olabilme cesaretini gösterebilmelidir. Fakat ehliyet ve liyakatinin yetersiz olduğu pozisyonlar için de geri çekilmeli, yerini iyi tayin etmelidir. Bunlar, kişiyi ast ve üstlerinin gözünde iyi veya kötü intibahlar bırakmasına sebep olabilecek durumlardır. Bu yüzden dikkatli olmak gerekir.
Ve elbette, cep telefonları. Birçokları için bizden hiç ayrılmayan bir parça haline gelen bu cihaz, ofis ortamında yanlış kullanıldığında odak, ciddiyet ve hatta güvenilirlik kaybına neden olabilir.
İş yerinde etik olmak sadece doğruyu yapmak değil, yanlış yapmamaya da özen göstermektir. Çünkü çoğu zaman profesyonelliği bozan şey büyük hatalar değil, küçük ihmallerin birikimidir. Ve parçaları hor görmemek lazım, çünkü onlar bütünden haber verir.
Esenlikle.