Salih Nurettin Çevik
Köşe Yazarı
Salih Nurettin Çevik
 

İNSANIN ÖZÜNE DÖNÜŞÜ – 20 Dermanın İzinde: Kalpten Kalbe Bir Yolculuk

Kıymetli Dost, Yine bir yolculuk sabahı, gönül kapını mahcup bir edayla tıklatıyorum. Hayatı birlikte deneyimleyerek çıktığımız yolculuklara, bugün bir yenisini daha eklemenin heyecanındayım. Hazırsan, yola çıkıyoruz. Haydi, çıkar üzerindeki dünyalıkları; kalbine ağırlık etmesin. Hafifleyelim ki yol uzun, menzil derin. Ruhun yüklerinden arınarak birlikte yeni bir seyre dalalım. Bakalım Mevla bu yolculuğun heybesine hangi lütufları bıraktı. Kalemi kalbime yasladım; kalemden kemale, kemalden kelimelere aşk yürürdü. Turnalar gibi süzülen yüreğime ateşin narı düştü. Derdimin dermanı Hz Eyüp’ün sabrında saklı. Gönlünün feraha, ruhunun huzura ermesi dileğiyle… İnsan her gün bir yerlere koşar. Kime ve nereye yetişmeye çalıştığı ise tam bir muamma. Ama asıl önemlisi: Nereye gittiğini bilmiyor insan. Planlar yapıyor, hedefler koyuyor ama yönünü ve yolunu bulmakta zorlanıyor. Mevlânâ diyor ki: “Akıl bir anahtardır ama kapıyı açan aşkın elidir.” Yani yolda olmak sadece yürümek değil, neyle yürüdüğünü bilmektir. Aklın çözemediği yollarda, kalbin ne söylediğini duymaktır… Ruhun derinliklerinde kaybolduğu anlar olur insanın. Böyle zamanlarda durup dinlemeli kendini, kalbini, yüreğini sana ne fısıldaığını… Hayat her birimizi çepeçevre kuşattığında, Gönlümüzü kemiren sorular art arda geldiğinde... Dermanın izini sürmek ve deva bulmak için düşeriz yollara. Ne güzel anlatmış Niyazî-i Mısrî Hazretleri: “Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş…” Bir başka mısrasında ise: “Ben taşrada arar iken, ol can içinde can imiş…” Sözün özü… Zihnimiz susmaz, kalbimiz yorulur, kelimeler anlamını yitirir. İşte o anlarda insan, özle yüzleşir. Ve arar... Dermanı arar. Dışarda değil, içerde… Kalbin en derin yerinde, ruhun yankılandığı o sessizlikte bir ses bekler: “Beni unutma.” Çünkü insan bazen kendinden uzaklaştıkça, Yaradan’dan da uzaklaşır. Kendini unutan, Rabbini de unutur. Kalbi dertle dolu ama Allah’la bağı kopmuş bir insanın acısı, başka hiçbir dertle kıyaslanamaz. Çünkü ruhun açlığı, hiçbir dünyevî gıdayla doymaz. İşte bu yüzden, Dermanı sabırda, duada, şükürde, tefekkürde aramak gerekir. Eskiler bir iltifat ya da dua ederken şöyle dermiş: “Allah derdini artırsın.” Çünkü insanı olgunlaştıran, kemale erdiren, asıl derdidir. O dert, onu Allah’a götüren yol olur. Kalbin Gök Kapısı Dua Dua, kulağın Allah’a açtığı en içli kapıdır. İnsanın dili susar, ama gönül dile gelir. Ve hiçbir dua karşılıksız kalmaz. Kimi zaman bir gözyaşıyla, Kimi zaman bir ferahlıkla, Kimi zaman da sabrın içinde verilen bir olgunlukla döner insana. Ve Rab der ki: “Ben buradayım…” “Yeter ki sen de burada ol.” Ey dostum, Eğer yorgun zamanlardan geçiyorsan, bil ki yalnız değilsin. Kalabalıklar içinde dahi olsa, insanın içi bazen ıssız olur. Ama unutma: O ıssızlık bir çağrıdır. Dermanı senden esirgemeyen Rabbine yönelmen için bir davettir. Kendi özüne dönmen, kalbini arındırman ve yeniden yola revan olman için… Sabredenlerden, dua edenlerden, şükredenlerden ve tefekkürle derinleşenlerden olmalısın. Her yol, nihayetinde bir dönüş yoludur; kime döndüğünü unutmayanlar, unutulanlardan olmayacaktır. Bir yolculuğumuzun daha sonuna geldik. Birlikte kah hislerimiz kabardı, kah derin düşüncelerin okyanusuna daldık. Derman aradık derdimize… Bir sonraki satırlarımızın bizleri buluşturacağı gönül iklimine kadar sağlıklı ve esen kalın. Selam ve dua ile…
Ekleme Tarihi: 03 Ağustos 2025 -Pazar
Salih Nurettin Çevik

İNSANIN ÖZÜNE DÖNÜŞÜ – 20 Dermanın İzinde: Kalpten Kalbe Bir Yolculuk

Kıymetli Dost,

Yine bir yolculuk sabahı, gönül kapını mahcup bir edayla tıklatıyorum. Hayatı birlikte deneyimleyerek çıktığımız yolculuklara, bugün bir yenisini daha eklemenin heyecanındayım. Hazırsan, yola çıkıyoruz.

Haydi, çıkar üzerindeki dünyalıkları; kalbine ağırlık etmesin. Hafifleyelim ki yol uzun, menzil derin. Ruhun yüklerinden arınarak birlikte yeni bir seyre dalalım.

Bakalım Mevla bu yolculuğun heybesine hangi lütufları bıraktı. Kalemi kalbime yasladım; kalemden kemale, kemalden kelimelere aşk yürürdü. Turnalar gibi süzülen yüreğime ateşin narı düştü. Derdimin dermanı Hz Eyüp’ün sabrında saklı.

Gönlünün feraha, ruhunun huzura ermesi dileğiyle…

İnsan her gün bir yerlere koşar. Kime ve nereye yetişmeye çalıştığı ise tam bir muamma.
Ama asıl önemlisi: Nereye gittiğini bilmiyor insan.
Planlar yapıyor, hedefler koyuyor ama yönünü ve yolunu bulmakta zorlanıyor.

Mevlânâ diyor ki:
“Akıl bir anahtardır ama kapıyı açan aşkın elidir.”
Yani yolda olmak sadece yürümek değil, neyle yürüdüğünü bilmektir.
Aklın çözemediği yollarda, kalbin ne söylediğini duymaktır…
Ruhun derinliklerinde kaybolduğu anlar olur insanın. Böyle zamanlarda durup dinlemeli kendini, kalbini, yüreğini sana ne fısıldaığını…

Hayat her birimizi çepeçevre kuşattığında,
Gönlümüzü kemiren sorular art arda geldiğinde...
Dermanın izini sürmek ve deva bulmak için düşeriz yollara.

Ne güzel anlatmış Niyazî-i Mısrî Hazretleri:
“Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş…”
Bir başka mısrasında ise:
“Ben taşrada arar iken, ol can içinde can imiş…”

Sözün özü…
Zihnimiz susmaz, kalbimiz yorulur, kelimeler anlamını yitirir.
İşte o anlarda insan, özle yüzleşir.

Ve arar...
Dermanı arar.
Dışarda değil, içerde…
Kalbin en derin yerinde, ruhun yankılandığı o sessizlikte bir ses bekler:
“Beni unutma.”

Çünkü insan bazen kendinden uzaklaştıkça,
Yaradan’dan da uzaklaşır.
Kendini unutan, Rabbini de unutur.
Kalbi dertle dolu ama Allah’la bağı kopmuş bir insanın acısı,
başka hiçbir dertle kıyaslanamaz.
Çünkü ruhun açlığı, hiçbir dünyevî gıdayla doymaz.

İşte bu yüzden,
Dermanı sabırda, duada, şükürde, tefekkürde aramak gerekir.

Eskiler bir iltifat ya da dua ederken şöyle dermiş:
“Allah derdini artırsın.”
Çünkü insanı olgunlaştıran, kemale erdiren, asıl derdidir.
O dert, onu Allah’a götüren yol olur.

Kalbin Gök Kapısı Dua

Dua, kulağın Allah’a açtığı en içli kapıdır.
İnsanın dili susar, ama gönül dile gelir.
Ve hiçbir dua karşılıksız kalmaz.
Kimi zaman bir gözyaşıyla,
Kimi zaman bir ferahlıkla,
Kimi zaman da sabrın içinde verilen bir olgunlukla döner insana.

Ve Rab der ki:
“Ben buradayım…”
“Yeter ki sen de burada ol.”

Ey dostum,
Eğer yorgun zamanlardan geçiyorsan, bil ki yalnız değilsin.
Kalabalıklar içinde dahi olsa, insanın içi bazen ıssız olur.
Ama unutma: O ıssızlık bir çağrıdır.
Dermanı senden esirgemeyen Rabbine yönelmen için bir davettir.
Kendi özüne dönmen, kalbini arındırman ve yeniden yola revan olman için…

Sabredenlerden, dua edenlerden, şükredenlerden ve tefekkürle derinleşenlerden olmalısın. Her yol, nihayetinde bir dönüş yoludur; kime döndüğünü unutmayanlar, unutulanlardan olmayacaktır.

Bir yolculuğumuzun daha sonuna geldik. Birlikte kah hislerimiz kabardı, kah derin düşüncelerin okyanusuna daldık. Derman aradık derdimize…

Bir sonraki satırlarımızın bizleri buluşturacağı gönül iklimine kadar sağlıklı ve esen kalın.

Selam ve dua ile…

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.