Kıymetli dost,
Uzun zamandır birlikte yürüdüğümüz bu yolculukta, heybemize ne düştüyse nasiplendik elhamdülillah. Şimdi yeniden yola koyuluyorum: heybemi aldım omuzuma, kalbimi yasladım Yaratan’a… Bu sefer niyetim daha derin, yüküm daha hafif, ama sorum daha çetin: Hangi yol daha zor, daha hakikatli?
Sabahın alaca karanlığında kalbinin açılan penceresinden rüzgârın sesi çarpar duvarlarına. Bazen arkadan iter, bazen yüzüne çarpar. Ama her zaman seni bir yere taşır. Yolun rüzgârı, nasibin kokusunu taşır insana. Bazen sabırla, bazen gözyaşıyla ama hep bir hikmetle eser.
Sen de hazırsan, haydi giy sabır hırkanı, aç gönül pencerelerini; tut elinden hikmetin, görelim Mevla gönül sofrasında ne ikram etmiş.
Şimdi yola çıkma zamanı. Biz de “Ya nasip!” diyerek yola çıktık. Nasibini yolda, rızkını yola çıkmakta arayan milyonlarca insan gibi… Bizim nasibimize de bir yol düştü. O yolun üstünde belki bir dua, belki bir tebessüm, belki de bir insan vardı. Her adım, kalbinde yeni bir iz bırakır. Ve gün gelir, bu yollar seni tam da olman gereken yere götürür.
Yeni Bir Rızkın Peşinde Yolculuk Başlıyor…
Her yeni gün, insana sunulmuş en güzel armağandır. İnsan, günün ışıklarıyla gözlerini açtığında sırtında ve gönlünde ağırlaşan gamlı bir yükle rızkın peşine düşer. Her yeni gün, yeni bir rızkın habercisidir. Ama rızık sadece lokma değildir. Rızık, bazen bir kelimedir, bazen bir selam, bazen bir sabırdır. Bazen de hiç ummadığın bir anda gelen bir affediştir.
Yüce Allah Furkan Suresi 47. ayette şöyle buyurur:
“Sizin için geceyi bir örtü, uykuyu bir dinlenme, gündüzü de yeniden hayata uyanıp çalışmak üzere yeryüzünde dağılma vakti kılan O’dur.”
Gecenin örtü kılınması, uykunun istirahat olması, gündüzün ise insanların uykudan sonra âdeta yeniden dirilip yeryüzüne yayılması, insana nasibini araması için ilahî kudretin bir işaretidir. Hayat bir arayış yolculuğudur. Bir yerden bir yere gidilir, kocaman bir umut taşır yüreğinde insan. Yılmadan, yorulmadan, bıkmadan, usanmadan yollar aşındırır. Işığı sönük karanlık vadilerden, ovalardan, tepelerden, dağları aşan yollardan rızkın peşinde bir yolculuk… Kısmet insanın ayağına yoldan gelir. Ama bazen o yol, içinden geçer insanın.
Yolun İçindeki İnsan
Yolda olmak, yolu bilmek, yolu sevmek de güzeldir. Çünkü yol; getirendir, götürendir, bekleyendir, beklenendir. Her yol bir çağrıdır. Kimi zaman bir lokmanın peşinden, kimi zaman bir duanın izinden yürürüz. Ama her adımda aslında kendimize yaklaşırız. Çünkü rızık, sadece dışarıda aranan bir nimet değil; içimizde yeşeren bir sabırdır, bir teslimiyettir. Rızık, helalinden gelen bir lokma kadar, haramdan uzak durabilme iradesidir. Rızık, sadece verilen değil; hak edilen, sabırla beklenen, dua ile çağrılan bir lütuftur.
Meziyetler ve Rızkın Kapıları
Allah insana çeşitli meziyetler bahşetmiştir. El becerileri, sanatsal kabiliyetler, hitabet, zanaat… Bu özelliklerin her biri insana özgü lütuflardır. İnsan, kendisine verilen bu meziyetlerin farkına varıp onları bilinçle geliştirdiğinde hayat bulur ve rızkın kapılarını aralar. Rızık, sadece ekmek değildir; bazen bir fikir, bazen bir ses, bazen bir dokunuştur. Her meziyet bir kapıdır, ama o kapının anahtarı gayretle döner.
Biz, Yaratan’ın hangi yol ve hangi iş ile rızık vereceğini bilemeyiz. Her seher vakti rızıklar insanla buluşmak üzere hareketlenir. İnsan, eğer yerinden kalkıp helal rızık peşine düşmezse, rızık kendini geri çeker. Ta ki hak edene kavuşana kadar…
Alın Teri ile Yoğrulmuş Meslekler ve Helal Kazanç
İslam’a göre el emeği, alın teri ve göz nuru helal kazançtır; mübarektir, kutsaldır. Yüce Allah çalışan kimsenin emeğini zayi etmez, rızkını verir. Çalışan her zaman kazanır.
Mevlânâ, bu hususta çalışmanın toplumsal refah için vazgeçilmez olduğunu hatırlatır. Ona göre herkesin bir mesleğe sahip olması, bu meslekte uzmanlaşması toplumsal huzur için elzemdir. Meslek, sadece geçim değil; bir terbiyedir, bir tebliğdir. Davud’un demircilikteki sabrı, Musa’nın çobanlıkta öğrendiği liderlik, İdris’in terzilikteki inceliği… Her biri bir ahlaki okul, bir manevi yolculuktur.
Hangi Yol Daha Çetin?
Evet, yol çoktur ama asıl çetin olan helal yoldur. Çünkü sabır ister, emek ister, alın teri ister. Haram yol ise kolaydır; fakat sonunda pişmanlık ve yük getirir. Helal kazanç, zorluklarla yoğrulur ama sonunda gönül huzuru ve bereket bırakır. İşte bu yüzden, rızık yolculuğunda helali seçmek en çetin ama en değerli yoldur.
Peygamberimizin Öğüdü ve Duası
Hz. Peygamberimiz, şu duayı çokça okurdu:
“Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, ihtiyarlayıp ele avuca düşmekten ve cimrilikten sana sığınırım. Kabir azâbından sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım.” (Müslim, Zikir 50; Ebû Dâvud, Vitir 32; Nesâî, İstiaze 7)
Rızık, sadece sofraya gelen lokma değil; bazen bir kelam, bazen bir selam, bazen de alın teriyle yoğrulmuş bir sabırdır. Bu yolculuk sadece geçim derdiyle değil, geçim ahlakıyla ilgilidir. Helal kazancın izini sürerken biz aslında insanın özüne, emeğin kutsiyetine ve peygamberlerin iz bıraktığı yola doğru yürürüz.
Ey yolların Rabbi,
Bizi rızkın peşinde yormadan, yoldan saptırmadan, sabırla yürüyenlerden eyle. Her adımda sana yaklaşan, her lokmada seni hatırlayan kullarından eyle. Yolumuzu bereketli, niyetimizi halis, azığımızı helal kıl. Ve unutma dostum: Yol ne kadar çetin olursa olsun, niyet temizse, rızık yakındır.
Kıymetli Dost,
Bir yolculuğumuzun daha sonuna geldik. Beni sabırla gözlerinizde, zamanın en kıymetli anlarında gönlünüzde misafir ettiğiniz için şükranlarımı sunar; bir sonraki yolculuğumuzda yeniden buluşuncaya kadar sizleri ve ailenizi Allah’a emanet ederim.