Salih Nurettin Çevik
Köşe Yazarı
Salih Nurettin Çevik
 

Rızık Peşinde Bir Yolculuk – 7 ‘’Hangi Yol Daha Çetin’’?

Kıymetli dost, Gökyüzünde ay ışığı, gecenin zifiri karanlığını yararak etrafa hikmetli bir aydınlık serpiyor. Yollar, kader çizgilerini andıran yazgısıyla yolcusunu bekliyor. Gece belki sessiz, belki yorgun; ama misafir olanı boş çevirmez. Kalbin sesini yer ve gök sarıp sarmalar, rızkın kanatlarına bırakır. Gün ışığı pencereden içeri süzüldüğünde, insanın gönlünde bir sevinç tomurcuğu açar. Yeniden uyanmıştır; sevdikleriyle birlikte hayata bir “merhaba” daha demek insana sunulan en güzel armağandır. Saatler akarken, ince bir telaş sarar yeryüzünü. Yollar, rızkın peşine düşenleri kucaklar; her birini bir başka diyara savurur. Yolla buluşan insan, aslında gönlünü taşır bir yerden bir yere. Peki, hangi sokakta, hangi yolda yürümektedir? Rızık yeryüzünde mi, gökte mi? Bir duada mı, bir tebessümde mi? Suda mı, karada mı, yoksa rüzgârın kanadında mı? Nasip, belki de yolda olmaktır. Çünkü her insan, bir korku, bir umut, bir dua taşır yüreğinde. “Çalınan onun kapısı hemen açılsaydı, ümidin, sabrın ve iradenin derecesi anlaşılmazdı.” — Hz. Mevlâna Mevlâna der ki: “Bir yol varsa hakikate varan, bir yolcu lâzım kendini arayan. Bir hancı varsa yolcuları ağırlayan, bir aşk lâzım yola koyduran.” İşte şimdi, o yolculuk başlıyor… Rızık Peşinde Yolculuk Başlıyor… Haydi, hazırsan yola çıkma zamanı. Rızkın peşine düşmeli, onu çağırmalı. Kısmeti küstürmemeli, rızkı bekleyişlerle uzaklaştırmamalısın. Salih bir niyetle, dilinde dua, kalbinde umutla düşelim yola… Hz. Musa’nın yola revan oluşu gibi: Firavun’un zulmü arkasında, önünde engin denizle sıkıştığında, duası bir teslimiyet yankısıydı. Ve deniz, rızkın ve özgürlüğün yolunu açtı. Çünkü bazen en büyük rızık, zulümden kurtuluştur. İnsan, yaşadığı çağın zorluklarına karşı türlü roller üstlenir. Evde bir baba ve eş, dışarıda alın teriyle toprağı sulayan çiftçi… Ellerinde nasır, gözlerinde kömür karasıyla madenci… Harç karan gamlı işçi, ateşi aşkla yakan fırıncı… Damakta tat bırakan aşçı, yolları selamlayan şoför… Şifa dağıtan doktor, derman olan hemşire… Kuşları kıskandıran pilot, sınırları koruyan asker… Hayatı güvende tutan polis, bilgiyi nakşeden öğretmen… Ve daha niceleri… Her biri, evine helal rızık götürebilmek için dünyanın tuzaklarına, hilelerine, zalimliklerine karşı uyanık ve diri bir şekilde hayata anlam katmaktadır. Tevekkül ve sabırla rızkını arayan, alın teri döken, emek sarf edenler… İşte onlar, helal rızıkla buluşacak olanlardır. Her meslek, alın terinin şahididir; fakat bazıları var ki, vahyin ışığında yoğrulmuş, peygamberlerin omuzlarında taşınmıştır. İşte biz de şimdi, o kutlu mesleklerin izini süreceğiz.” Helâl Lokmanın Hikmeti Mikdâm (ra) rivayet ediyor: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Hiç kimse, kendi el emeğinden daha hayırlı bir yemek yememiştir.” İnsanın kazancı yalnızca karnını doyurmak değil; kalbini, ruhunu ve ailesini de beslemelidir. Rızkı veren Allah’tır; fakat rızkı kazanmak için gayret gösterecek olan insandır. Ve bu gayret, mutlaka helâl yollarla olmalıdır. Peygamberler, ümmetlerine örnek olmak için Allah’ın verdiği ilham ve ilimle çalışmış, helâl kazanç kapıları açmışlardır. Onların hayatı, alın terinin bereketiyle yoğrulmuş, ümmetlerine hem sözle hem de işle örneklik teşkil etmiştir. Peygamberlerin Meslekleri: Helâl Kazancın İlahi İzleri Rızık sadece bir lokma değildir; aynı zamanda bir ahlâk, bir teslimiyet ve bir kulluk hâlidir. Bu hakikati en güzel şekilde yaşayanlar, Allah’ın seçkin kulları olan peygamberlerdir. Yüce Allah, peygamberlerine yalnızca tebliğ görevini değil; çalışarak kazanmanın hikmetini de öğretmiştir. Onların birçoğu çobanlık yapmış, ticaretle uğraşmış, zanaatkârlıkla meşgul olmuş; bilgi ve becerileriyle insanlığa yol göstermiştir. Mesleklerini nesilden nesile aktararak rızık yollarına ışık olmuşlardır. Hz. Âdem (as) – Toprağın Öğretisi İlk insan ve ilk peygamber Güneş henüz doğarken, Hz. Âdem toprağı elleriyle yoğuruyor, ekinler ekiyordu. Her tohum, sabrın ve emeğin bir nişanesiydi. İnsanlara tarımı, toprağı işlemenin inceliklerini öğretiyor; böylece medeniyetin ilk adımlarını atıyordu. Hz. İdris (as) – Terzilik ve Kalem İğneyle ilk dikişi atarken, elbisenin iplikleri sabırla birleşiyordu. Terzilerin piri olarak anılır ve geçimini diktiği elbiselerle sağlardı. Kalemi eline aldığında ise bilgiyi yazıya dökerek, kavmine hem bedenen hem ruhen rehberlik ediyordu. Hz. Nuh (as) – Marangozluk ve Gemicilik Gemiyi inşa ederken tahtaların birleşmesiyle yalnızca denizlerde yol almayı öğretmiyor; aynı zamanda sabır ve planlı çalışmanın önemini de kavmine gösteriyordu. Hz. Şît (as) – Dokumacılık İnsanlığın ikinci atası olarak kabul edilen, Hz. Şît  Peygamber, Hz  Âdem'den sonra dünyaya gönderilen ikinci, dünyada doğan ilk peygamberdir. Kabil'in Habil'i öldürmesinden beş yıl sonra diğer kardeşlerinin aksine ikiz olarak değil, tek başına doğmuştur. Hz Şit,  Allah’ın kendine ilmini öğrettiği Hallac, kazzaz, nessac dokumacıların, örücülerin ve mensucat sanayiinin ilk kurucusu olarak kayıtlara geçmiştir. Her ilmek, bir sabır duasıdır; her dokuma, bir tevekkül örüsüdür. Hz. İbrahim (as) – Mimarlık Kâbe’yi inşa eden peygamber olarak bilinir. Kâbe, İslam’ın en kutsal yapısı olup, Hz. İbrahim’in mimarlık alanındaki liderliği, bugün büyük cami ve kutsal yapıların ruhuna ilham verir. Mimarlar için örnek teşkil eden bu liderlik, her alanda topluma hizmet eden bir duruşun simgesidir. Hz. Yusuf (as) – Yönetim ve Depolama Kıtlık zamanında halkın ihtiyaçlarını düzenlerken, rüyaları yorumlama yeteneğiyle geleceği görerek adalet ve hikmetle yaşadığı şehri yönetiyordu . ayrıca saati ilk icat eden peygamberdir. Hz. Davud (as) – Demircilik ve Hükümdarlık Güneş henüz ufukta yeni doğarken, Davud elinde çekiciyle demiri şekillendiriyordu. Her vuruşta hem zırhlar hazırlanıyor hem de kalbindeki sabır ve tevekkül perçinleniyordu. Dağların yankıları ona eşlik ediyor, kuşlar melodilerini taşıyordu. Halkı, onun hem adaletli bir hükümdar hem de çalışkan bir zanaatkâr olduğunu biliyor; her yapılan işte helal rızığın bereketini görüyordu. Hz. Zülkifl (as) – Fırıncılık Ekmeğin yapılışı, pişirilişi ile fırıncılığı ilk başlatan Hz. Zülkifl Peygamber de Ekmek pişirerek geçimini sağlamış ve bu yolda kavmine örnek olmuştur. Hz. İlyas (as) – Dokumacılık İplikçiliğin piri olarak kabul edilen, Hz. İlyas Peygamberin mesleği dokumacılıktı. İplik eğirir, kumaş dokurdu. Dokumacılığın sadece kendi kavminde değil diğer kavimlerde de yayılmasını sağlardı. Bu örnekler gösteriyor ki, Allah her peygambere bir meslek ve beceri bahşetmiş; onlar da ümmetlerine helal kazancın yolunu öğretmişlerdir Peygamberlerin hayatı bize şunu hatırlatır: Çalışmak da bir ibadettir. Rızık peşinde koşarken emeği elden bırakmamak, helâlden yana titiz olmak ve her hâlimizde Rabb’e tevekkül etmek onların hayatından süzülen hikmetlerdir. Bizler de bu ilhamla her yeni günü umutla karşılayalım; helâlinden çalışıp kazanalım ve nasibimize râzı olmayı bilelim. Rızık, sadece sofraya gelen bir yiyecek değil; kalbe huzur veren, insanı insan yapan bir nasiptir. Rabbim bizleri helâl rızıklarla rızıklandırsın; onları ağız tadıyla yemeyi ve hayırlı işlerde kullanmayı nasip etsin. Kıymetli dost, Bir yolculuğumuzun daha sonuna geldik. Beni gönlünüzde misafir ettiğiniz, en kıymetli anlarınızı paylaştığınız için şükrânım sonsuz. Yolumuza yoldaş olduğunuz için minnettarım; sizi rızkın ve merhametin sahibine emanet ediyorum.
Ekleme Tarihi: 28 Eylül 2025 -Pazar
Salih Nurettin Çevik

Rızık Peşinde Bir Yolculuk – 7 ‘’Hangi Yol Daha Çetin’’?

Kıymetli dost,

Gökyüzünde ay ışığı, gecenin zifiri karanlığını yararak etrafa hikmetli bir aydınlık serpiyor. Yollar, kader çizgilerini andıran yazgısıyla yolcusunu bekliyor. Gece belki sessiz, belki yorgun; ama misafir olanı boş çevirmez. Kalbin sesini yer ve gök sarıp sarmalar, rızkın kanatlarına bırakır.

Gün ışığı pencereden içeri süzüldüğünde, insanın gönlünde bir sevinç tomurcuğu açar. Yeniden uyanmıştır; sevdikleriyle birlikte hayata bir “merhaba” daha demek insana sunulan en güzel armağandır. Saatler akarken, ince bir telaş sarar yeryüzünü. Yollar, rızkın peşine düşenleri kucaklar; her birini bir başka diyara savurur.

Yolla buluşan insan, aslında gönlünü taşır bir yerden bir yere. Peki, hangi sokakta, hangi yolda yürümektedir? Rızık yeryüzünde mi, gökte mi? Bir duada mı, bir tebessümde mi? Suda mı, karada mı, yoksa rüzgârın kanadında mı? Nasip, belki de yolda olmaktır. Çünkü her insan, bir korku, bir umut, bir dua taşır yüreğinde.

“Çalınan onun kapısı hemen açılsaydı, ümidin, sabrın ve iradenin derecesi anlaşılmazdı.” — Hz. Mevlâna

Mevlâna der ki: “Bir yol varsa hakikate varan, bir yolcu lâzım kendini arayan. Bir hancı varsa yolcuları ağırlayan, bir aşk lâzım yola koyduran.” İşte şimdi, o yolculuk başlıyor…

Rızık Peşinde Yolculuk Başlıyor

Haydi, hazırsan yola çıkma zamanı. Rızkın peşine düşmeli, onu çağırmalı. Kısmeti küstürmemeli, rızkı bekleyişlerle uzaklaştırmamalısın. Salih bir niyetle, dilinde dua, kalbinde umutla düşelim yola…

Hz. Musa’nın yola revan oluşu gibi: Firavun’un zulmü arkasında, önünde engin denizle sıkıştığında, duası bir teslimiyet yankısıydı. Ve deniz, rızkın ve özgürlüğün yolunu açtı. Çünkü bazen en büyük rızık, zulümden kurtuluştur.

İnsan, yaşadığı çağın zorluklarına karşı türlü roller üstlenir. Evde bir baba ve eş, dışarıda alın teriyle toprağı sulayan çiftçi… Ellerinde nasır, gözlerinde kömür karasıyla madenci… Harç karan gamlı işçi, ateşi aşkla yakan fırıncı… Damakta tat bırakan aşçı, yolları selamlayan şoför… Şifa dağıtan doktor, derman olan hemşire… Kuşları kıskandıran pilot, sınırları koruyan asker… Hayatı güvende tutan polis, bilgiyi nakşeden öğretmen… Ve daha niceleri… Her biri, evine helal rızık götürebilmek için dünyanın tuzaklarına, hilelerine, zalimliklerine karşı uyanık ve diri bir şekilde hayata anlam katmaktadır.

Tevekkül ve sabırla rızkını arayan, alın teri döken, emek sarf edenler… İşte onlar, helal rızıkla buluşacak olanlardır.

Her meslek, alın terinin şahididir; fakat bazıları var ki, vahyin ışığında yoğrulmuş, peygamberlerin omuzlarında taşınmıştır. İşte biz de şimdi, o kutlu mesleklerin izini süreceğiz.”

Helâl Lokmanın Hikmeti

Mikdâm (ra) rivayet ediyor: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
“Hiç kimse, kendi el emeğinden daha hayırlı bir yemek yememiştir.”

İnsanın kazancı yalnızca karnını doyurmak değil; kalbini, ruhunu ve ailesini de beslemelidir. Rızkı veren Allah’tır; fakat rızkı kazanmak için gayret gösterecek olan insandır. Ve bu gayret, mutlaka helâl yollarla olmalıdır.

Peygamberler, ümmetlerine örnek olmak için Allah’ın verdiği ilham ve ilimle çalışmış, helâl kazanç kapıları açmışlardır. Onların hayatı, alın terinin bereketiyle yoğrulmuş, ümmetlerine hem sözle hem de işle örneklik teşkil etmiştir.

Peygamberlerin Meslekleri: Helâl Kazancın İlahi İzleri

Rızık sadece bir lokma değildir; aynı zamanda bir ahlâk, bir teslimiyet ve bir kulluk hâlidir. Bu hakikati en güzel şekilde yaşayanlar, Allah’ın seçkin kulları olan peygamberlerdir.

Yüce Allah, peygamberlerine yalnızca tebliğ görevini değil; çalışarak kazanmanın hikmetini de öğretmiştir. Onların birçoğu çobanlık yapmış, ticaretle uğraşmış, zanaatkârlıkla meşgul olmuş; bilgi ve becerileriyle insanlığa yol göstermiştir. Mesleklerini nesilden nesile aktararak rızık yollarına ışık olmuşlardır.

Hz. Âdem (as) – Toprağın Öğretisi İlk insan ve ilk peygamber
Güneş henüz doğarken, Hz. Âdem toprağı elleriyle yoğuruyor, ekinler ekiyordu. Her tohum, sabrın ve emeğin bir nişanesiydi. İnsanlara tarımı, toprağı işlemenin inceliklerini öğretiyor; böylece medeniyetin ilk adımlarını atıyordu.

Hz. İdris (as) – Terzilik ve Kalem
İğneyle ilk dikişi atarken, elbisenin iplikleri sabırla birleşiyordu. Terzilerin piri olarak anılır ve geçimini diktiği elbiselerle sağlardı. Kalemi eline aldığında ise bilgiyi yazıya dökerek, kavmine hem bedenen hem ruhen rehberlik ediyordu.

Hz. Nuh (as) – Marangozluk ve Gemicilik
Gemiyi inşa ederken tahtaların birleşmesiyle yalnızca denizlerde yol almayı öğretmiyor; aynı zamanda sabır ve planlı çalışmanın önemini de kavmine gösteriyordu.

Hz. Şît (as) – Dokumacılık
İnsanlığın ikinci atası olarak kabul edilen, Hz. Şît  Peygamber, Hz  Âdem'den sonra dünyaya gönderilen ikinci, dünyada doğan ilk peygamberdir. Kabil'in Habil'i öldürmesinden beş yıl sonra diğer kardeşlerinin aksine ikiz olarak değil, tek başına doğmuştur. Hz Şit,  Allah’ın kendine ilmini öğrettiği Hallac, kazzaz, nessac dokumacıların, örücülerin ve mensucat sanayiinin ilk kurucusu olarak kayıtlara geçmiştir. Her ilmek, bir sabır duasıdır; her dokuma, bir tevekkül örüsüdür.

Hz. İbrahim (as) – Mimarlık

Kâbe’yi inşa eden peygamber olarak bilinir. Kâbe, İslam’ın en kutsal yapısı olup, Hz. İbrahim’in mimarlık alanındaki liderliği, bugün büyük cami ve kutsal yapıların ruhuna ilham verir. Mimarlar için örnek teşkil eden bu liderlik, her alanda topluma hizmet eden bir duruşun simgesidir.

Hz. Yusuf (as) – Yönetim ve Depolama
Kıtlık zamanında halkın ihtiyaçlarını düzenlerken, rüyaları yorumlama yeteneğiyle geleceği görerek adalet ve hikmetle yaşadığı şehri yönetiyordu . ayrıca saati ilk icat eden peygamberdir.

Hz. Davud (as) – Demircilik ve Hükümdarlık

Güneş henüz ufukta yeni doğarken, Davud elinde çekiciyle demiri şekillendiriyordu. Her vuruşta hem zırhlar hazırlanıyor hem de kalbindeki sabır ve tevekkül perçinleniyordu. Dağların yankıları ona eşlik ediyor, kuşlar melodilerini taşıyordu. Halkı, onun hem adaletli bir hükümdar hem de çalışkan bir zanaatkâr olduğunu biliyor; her yapılan işte helal rızığın bereketini görüyordu.

Hz. Zülkifl (as) – Fırıncılık
Ekmeğin yapılışı, pişirilişi ile fırıncılığı ilk başlatan Hz. Zülkifl Peygamber de Ekmek pişirerek geçimini sağlamış ve bu yolda kavmine örnek olmuştur.

Hz. İlyas (as) – Dokumacılık
İplikçiliğin piri olarak kabul edilen, Hz. İlyas Peygamberin mesleği dokumacılıktı. İplik eğirir, kumaş dokurdu. Dokumacılığın sadece kendi kavminde değil diğer kavimlerde de yayılmasını sağlardı. Bu örnekler gösteriyor ki, Allah her peygambere bir meslek ve beceri bahşetmiş; onlar da ümmetlerine helal kazancın yolunu öğretmişlerdir

Peygamberlerin hayatı bize şunu hatırlatır: Çalışmak da bir ibadettir. Rızık peşinde koşarken emeği elden bırakmamak, helâlden yana titiz olmak ve her hâlimizde Rabb’e tevekkül etmek onların hayatından süzülen hikmetlerdir.

Bizler de bu ilhamla her yeni günü umutla karşılayalım; helâlinden çalışıp kazanalım ve nasibimize râzı olmayı bilelim. Rızık, sadece sofraya gelen bir yiyecek değil; kalbe huzur veren, insanı insan yapan bir nasiptir. Rabbim bizleri helâl rızıklarla rızıklandırsın; onları ağız tadıyla yemeyi ve hayırlı işlerde kullanmayı nasip etsin.

Kıymetli dost,
Bir yolculuğumuzun daha sonuna geldik. Beni gönlünüzde misafir ettiğiniz, en kıymetli anlarınızı paylaştığınız için şükrânım sonsuz. Yolumuza yoldaş olduğunuz için minnettarım; sizi rızkın ve merhametin sahibine emanet ediyorum.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.