Salih Nurettin Çevik
Köşe Yazarı
Salih Nurettin Çevik
 

Rızık Peşinde Yolculuk -9 ‘’Hangi Yol Daha Çetin’’?

Kıymetli dost, İnsan, toprağın sabrından ve ruhun nefesinden yaratılmıştır. Hisleriyle yoğrulmuş, acı ve sevinci bir arada taşıyan bir varlıktır. Bu yüzden bazen yorgun düşeriz, bazen hayata küseriz, bazen de küllerimizden yeniden doğarız. Yeni bir rızık yolculuğuna çıkacak gücü kendimizde bulamayız belki… Kalbi kırık, umudu tükenmiş, bedeni yorgun, zihni dağınık bir insanın ayakları yürümez, ancak sürünür. İçine düştüğümüz bu girdaptan bizi kurtaracak hayata tutunduracak bir ışık, bir el, bir yol ararız. İşte tam o anda, bir dostun eli uzanır: “Silkelen,” der, “gönül aynanın üzerindeki tozlardan arın. O aynaya bak, kendini gör, kendini bul.” Kim olduğunu hatırla. Tozlu aynaya uzanan bir el, gönlün üzerindeki perdeyi aralayan niyettir. Her silinen iz, insanı hakikate bir adım daha yaklaştırır. Çünkü rızık sadece lokma değil; kendini görebilme cesaretidir. Tıpkı Simurg’un hikâyesindeki gibi… Kuşlar, türlü vadilerden geçip Kaf Dağı’na vardıklarında geriye yalnızca otuz kuş kalır. Ve sonunda anlarlar ki “Simurg”, otuz kuş demektir. Aradıkları aslında kendileridir. Gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur. Mevlânâ der ki: “Her ne istiyorsan kendinde ara. Senin içinde bir can var, o canı ara. Senin dağının içinde bir hazine var, o hazineyi ara.” İnsanın yolculuğu, doğumla ölüm arasında yapılan seyr-i sülûktur. Her gün bir yerden bir yere gideriz; döneriz. Fakat asıl yolculuk, özümüze doğrudur. Yeni bir yolculuğun seyrindeyiz. Özün peşine düştüğümüz bu yolda Mevlâ bizleri kimlerle buluşturacak, hangi rızık kapılarını aralayacak, kimin eliyle nimet ikram edecek... birlikte göreceğiz. Haydi, saf bir niyet ve dua ile çıkalım yola. Dua; engelleri kaldırır, yolları açar, kalkan olur, yoldaş olur. Hz. Ali der ki: “İnsan rızkından kaçmak için rüzgârlara binse, rızkı ona yetişmek için şimşeklere biner.” Allah, kullarını bazen nimetini artırarak, bazen de kısarak imtihan eder. Nimet verildiğinde şükürle, darlıkta sabırla duran kul, sınavı kazanır. Sağlığına ibadetle, malına zekât ve sadakayla şükreden kul, nimetin sorumluluğunu taşır. Ve Yaratan, bu şükrün karşılığında kuluna cömertlik gösterir; helal rızık yollarını açar. Hayat bir yolculuktur. İbn Arabî der ki: “Kul yola çıktığında Allah onu zaten çağırmıştır. Çağrılmayan yürüyemez.” Her rızık bir çağrıdır; kimine toprak seslenir, kimine gökyüzü, kimine deniz. Rızkın peşine düşmek, sadece lokmayı değil, lokmanın ardındaki hikmeti aramaktır. Bu dokuzuncu durakta niyetimiz; helalin izini sürmek. Haramın gölgesinden uzak, vicdanın ışığında yürümek… Çünkü rızık, sadece mideyi değil, kalbi de doyurmalıdır. İslâm’da Helal Kazanç İslam’da çalışma ve helâl kazanç, tıpkı ilim gibi farz telakki edilmiştir. Kişinin kimseye muhtaç olmadan, meşru yollarla geçimini sağlaması; ailesine rızık temin etmesi ibadet kadar kıymetlidir. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir kimsenin haksız yere kardeşinin malından alması helâl değildir.” (Müsned, V, 425) “Rezzâk” olan Rabbimiz, kullarına sayısız nimet ve imkân bahşetmiştir. Helal ve temiz rızık peşinde koşmayı emretmiş, haramlardan sakınmayı buyurmuştur. Helalinden kazanmak için emek sarf etmeyi, alın teri dökmeyi öğütlemiştir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Rızkınızı Allah katında arayın. O’na kulluk edin, O’na şükredin; sonunda O’na döndürüleceksiniz.” (Ankebût Sûresi, 17) Rızık sadece lokma değil, bir yöneliştir. Helal kazanç; el emeği ve göz nuruyla elde edilen nimetin “en hayırlı lokma” olduğunu idrak etmektir. Ölçüyü ve tartıyı eksiksiz yapmak, söz ve davranışlarda dürüst olmaktır. Başkasının elindekine göz dikmemek, kendi hakkı olanla yetinmektir. Helal kazanç, işinin hakkını vermek, işçinin hakkını alın teri kurumadan ödemektir. Kul ve kamu hakkına riayet ederek, kazancı da ömrü de bereketlendirmektir. Helalin yolu dar ve çetin görünse de sonunda kalp huzuruyla, bereketle, gönül rahatlığıyla buluşur insan. Çünkü helal rızık, sadece midenin değil, vicdanın da doymasıdır. “Eğer o şehirlerin halkı iman edip sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden bereket kapılarını açardık.” (A’râf Sûresi, 96) Helal kazanç, insanın sadece geçimini değil, dirliğini de sağlar. Çünkü helalle beslenen gönül, adaletle hükmeder, merhametle davranır. Haramla beslenen ise hırsla karar verir, huzuru kaybeder. Helalin kazandırdığı bereket, paranın bereketinden önce, vicdanın bereketidir. Helal Kazancın Bereketi ve Manevi Boyutu Helal kazanç, sadece bir lokmanın menşei değil, insanın haysiyetinin ve imanın aynasıdır. Çünkü helal lokma, sadece mideye değil, gönle de huzur indirir. Haramla karışan rızık ise görünürde doyursa da kalpte bir eksiklik, gönülde bir ağırlık bırakır. Helal kazanç, insanın Rabbine duyduğu güvenin ve teslimiyetin göstergesidir. Zira helal yoldan kazanmak, bazen daha yavaş ilerlemek, daha az kazanmak, ama daha çok bereket bulmaktır. Rızıkta bereket, nicelikte değil; Allah’ın rahmetinin dokunduğu niteliktedir. Helal kazanç, insanın emeğine, alın terine ve niyetine sinen bir duadır. Bir baba, çocuğunun boğazına haram lokma koymamak için ter dökerse, o ter cennetin kokusunu taşır. Bir anne, helalinden pişirdiği lokmayı şükürle sofraya koyarsa, o sofra nurla dolar. Bir tüccar, ölçüyü eksiltmez, aldatmaz, hakkı gözetirse, kazancı az da olsa bereketle çoğalır. Bereket, görünmez bir lütuftur. Azdan çok olur, az zamanda huzur verir. Bir lokma helal, bazen bir sofrayı değil; bir ömrü bereketlendirir. Kıymetli dost, Rızık peşindeki yolculuk, bir ekmek kavgası değil; bir gönül davasıdır. Kazandığımız her lokma, aslında kim olduğumuzu, neye inandığımızı ve hangi değerlerin izinde yürüdüğümüzü gösterir. O yüzden helal kazanç, sadece cüzdana değil, kalbe düşen bir nurdur. Ve unutma… Helal kazanç, alın teriyle değil, niyet temizliğiyle başlar. Kim niyetini arı tutarsa, Allah onun rızkına bereket katar. Çünkü helal, sadece yediğimiz ekmeğin değil, yaşadığımız hayatın tadıdır. Dua Rabbim… Helalin dar, haramın kolay göründüğü bu çağda, bize sabırla kazanmanın güzelliğini öğret. Kolumuzu kuvvetlendir, gönlümüzü temiz tut, niyetimizi arıt. Her lokmada şükrü, her kazançta adaleti, her işte hakkı gözetmeyi nasip et. Bizi haramın tuzağından, hırsın körlüğünden, nankörlüğün karanlığından koru. Rızkı veren Sensin Ya Rezzâk, bize verdiğin her nimeti helal yoldan kazandır; alın terimizin, emeğimizin, niyetimizin bereketini artır. Evlerimize helalinden huzur, sofralarımıza bereket, gönlümüze kanaat, dilimize şükür, ellerimize hayır ihsan eyle. Selam ve dua ile…
Ekleme Tarihi: 16 Ekim 2025 -Perşembe
Salih Nurettin Çevik

Rızık Peşinde Yolculuk -9 ‘’Hangi Yol Daha Çetin’’?

Kıymetli dost,

İnsan, toprağın sabrından ve ruhun nefesinden yaratılmıştır. Hisleriyle yoğrulmuş, acı ve sevinci bir arada taşıyan bir varlıktır. Bu yüzden bazen yorgun düşeriz, bazen hayata küseriz, bazen de küllerimizden yeniden doğarız. Yeni bir rızık yolculuğuna çıkacak gücü kendimizde bulamayız belki… Kalbi kırık, umudu tükenmiş, bedeni yorgun, zihni dağınık bir insanın ayakları yürümez, ancak sürünür. İçine düştüğümüz bu girdaptan bizi kurtaracak hayata tutunduracak bir ışık, bir el, bir yol ararız.

İşte tam o anda, bir dostun eli uzanır:
“Silkelen,” der, “gönül aynanın üzerindeki tozlardan arın. O aynaya bak, kendini gör, kendini bul.”
Kim olduğunu hatırla.

Tozlu aynaya uzanan bir el, gönlün üzerindeki perdeyi aralayan niyettir. Her silinen iz, insanı hakikate bir adım daha yaklaştırır. Çünkü rızık sadece lokma değil; kendini görebilme cesaretidir.

Tıpkı Simurg’un hikâyesindeki gibi… Kuşlar, türlü vadilerden geçip Kaf Dağı’na vardıklarında geriye yalnızca otuz kuş kalır. Ve sonunda anlarlar ki “Simurg”, otuz kuş demektir. Aradıkları aslında kendileridir. Gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.

Mevlânâ der ki:

“Her ne istiyorsan kendinde ara.
Senin içinde bir can var, o canı ara.
Senin dağının içinde bir hazine var, o hazineyi ara.”

İnsanın yolculuğu, doğumla ölüm arasında yapılan seyr-i sülûktur. Her gün bir yerden bir yere gideriz; döneriz. Fakat asıl yolculuk, özümüze doğrudur.

Yeni bir yolculuğun seyrindeyiz. Özün peşine düştüğümüz bu yolda Mevlâ bizleri kimlerle buluşturacak, hangi rızık kapılarını aralayacak, kimin eliyle nimet ikram edecek... birlikte göreceğiz.
Haydi, saf bir niyet ve dua ile çıkalım yola. Dua; engelleri kaldırır, yolları açar, kalkan olur, yoldaş olur.

Hz. Ali der ki:

“İnsan rızkından kaçmak için rüzgârlara binse, rızkı ona yetişmek için şimşeklere biner.”

Allah, kullarını bazen nimetini artırarak, bazen de kısarak imtihan eder. Nimet verildiğinde şükürle, darlıkta sabırla duran kul, sınavı kazanır. Sağlığına ibadetle, malına zekât ve sadakayla şükreden kul, nimetin sorumluluğunu taşır. Ve Yaratan, bu şükrün karşılığında kuluna cömertlik gösterir; helal rızık yollarını açar.

Hayat bir yolculuktur. İbn Arabî der ki:

“Kul yola çıktığında Allah onu zaten çağırmıştır. Çağrılmayan yürüyemez.”

Her rızık bir çağrıdır; kimine toprak seslenir, kimine gökyüzü, kimine deniz. Rızkın peşine düşmek, sadece lokmayı değil, lokmanın ardındaki hikmeti aramaktır.

Bu dokuzuncu durakta niyetimiz; helalin izini sürmek.
Haramın gölgesinden uzak, vicdanın ışığında yürümek… Çünkü rızık, sadece mideyi değil, kalbi de doyurmalıdır.

İslâm’da Helal Kazanç

İslam’da çalışma ve helâl kazanç, tıpkı ilim gibi farz telakki edilmiştir. Kişinin kimseye muhtaç olmadan, meşru yollarla geçimini sağlaması; ailesine rızık temin etmesi ibadet kadar kıymetlidir.

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Hiçbir kimsenin haksız yere kardeşinin malından alması helâl değildir.” (Müsned, V, 425)

“Rezzâk” olan Rabbimiz, kullarına sayısız nimet ve imkân bahşetmiştir. Helal ve temiz rızık peşinde koşmayı emretmiş, haramlardan sakınmayı buyurmuştur. Helalinden kazanmak için emek sarf etmeyi, alın teri dökmeyi öğütlemiştir.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:

“Rızkınızı Allah katında arayın. O’na kulluk edin, O’na şükredin; sonunda O’na döndürüleceksiniz.”
(Ankebût Sûresi, 17)

Rızık sadece lokma değil, bir yöneliştir.
Helal kazanç; el emeği ve göz nuruyla elde edilen nimetin “en hayırlı lokma olduğunu idrak etmektir. Ölçüyü ve tartıyı eksiksiz yapmak, söz ve davranışlarda dürüst olmaktır. Başkasının elindekine göz dikmemek, kendi hakkı olanla yetinmektir.

Helal kazanç, işinin hakkını vermek, işçinin hakkını alın teri kurumadan ödemektir.
Kul ve kamu hakkına riayet ederek, kazancı da ömrü de bereketlendirmektir.

Helalin yolu dar ve çetin görünse de sonunda kalp huzuruyla, bereketle, gönül rahatlığıyla buluşur insan. Çünkü helal rızık, sadece midenin değil, vicdanın da doymasıdır.

“Eğer o şehirlerin halkı iman edip sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden bereket kapılarını açardık.”
(A’râf Sûresi, 96)

Helal kazanç, insanın sadece geçimini değil, dirliğini de sağlar.
Çünkü helalle beslenen gönül, adaletle hükmeder, merhametle davranır. Haramla beslenen ise hırsla karar verir, huzuru kaybeder.
Helalin kazandırdığı bereket, paranın bereketinden öncevicdanın bereketidir.

Helal Kazancın Bereketi ve Manevi Boyutu

Helal kazanç, sadece bir lokmanın menşei değil, insanın haysiyetinin ve imanın aynasıdır.
Çünkü helal lokma, sadece mideye değil, gönle de huzur indirir. Haramla karışan rızık ise görünürde doyursa da kalpte bir eksiklik, gönülde bir ağırlık bırakır.

Helal kazanç, insanın Rabbine duyduğu güvenin ve teslimiyetin göstergesidir.
Zira helal yoldan kazanmak, bazen daha yavaş ilerlemek, daha az kazanmak, ama daha çok bereket bulmaktır.
Rızıkta bereket, nicelikte değil; Allah’ın rahmetinin dokunduğu niteliktedir.

Helal kazanç, insanın emeğine, alın terine ve niyetine sinen bir duadır.

Bir baba, çocuğunun boğazına haram lokma koymamak için ter dökerse, o ter cennetin kokusunu taşır.
Bir anne, helalinden pişirdiği lokmayı şükürle sofraya koyarsa, o sofra nurla dolar.
Bir tüccar, ölçüyü eksiltmez, aldatmaz, hakkı gözetirse, kazancı az da olsa bereketle çoğalır.

Bereket, görünmez bir lütuftur. Azdan çok olur, az zamanda huzur verir.
Bir lokma helal, bazen bir sofrayı değil; bir ömrü bereketlendirir.

Kıymetli dost,

Rızık peşindeki yolculuk, bir ekmek kavgası değil; bir gönül davasıdır.
Kazandığımız her lokma, aslında kim olduğumuzu, neye inandığımızı ve hangi değerlerin izinde yürüdüğümüzü gösterir.
O yüzden helal kazanç, sadece cüzdana değil, kalbe düşen bir nurdur.

Ve unutma…
Helal kazanç, alın teriyle değil, niyet temizliğiyle başlar.
Kim niyetini arı tutarsa, Allah onun rızkına bereket katar.
Çünkü helal, sadece yediğimiz ekmeğin değil, yaşadığımız hayatın tadıdır.

Dua

Rabbim…
Helalin dar, haramın kolay göründüğü bu çağda,
bize sabırla kazanmanın güzelliğini öğret.
Kolumuzu kuvvetlendir, gönlümüzü temiz tut, niyetimizi arıt.

Her lokmada şükrü, her kazançta adaleti, her işte hakkı gözetmeyi nasip et.
Bizi haramın tuzağından, hırsın körlüğünden, nankörlüğün karanlığından koru.

Rızkı veren Sensin Ya Rezzâk,
bize verdiğin her nimeti helal yoldan kazandır;
alın terimizin, emeğimizin, niyetimizin bereketini artır.

Evlerimize helalinden huzur, sofralarımıza bereket,

gönlümüze kanaat, dilimize şükür, ellerimize hayır ihsan eyle.

Selam ve dua ile…

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.