Yusuf Çelik
Köşe Yazarı
Yusuf Çelik
 

Görünmez Eller: Ekonomik Manipülasyonlar ve Toplum Üzerindeki Etkileri

Bazı oyunlar vardır ne tabelada yazılıdır ne de sokakta açıkça dillendirilir. Lakin hissedilir; pazar yerinde, borsa ekranında, evimizin mutfağında… İşte ekonomik manipülasyonlar da tam böyledir: Görünmez ellerin, milletin sofrasına, cebine, umuduna dokunduğu bir hâdisedir. Ve ne yazık ki bugün, yalnızca finans baronlarının değil; sosyal medya kurnazlarının, spekülatörlerin ve algı tüccarlarının cirit attığı bir meydan hâlini almıştır. Mevzuya biraz derin bakmak icap eder: Bediüzzaman Hazretleri’nin “iktisat bir hazinedir” sözü, sadece bireysel tasarrufu değil, toplumsal feraseti de ihtiva eder. Ne var ki son yıllarda, feraset yerine telaş, basiret yerine korku hâkim oldu. Zira piyasalar artık yalnızca arz ve taleple değil; tweetlerle, dedikodularla, manipülasyonlarla şekilleniyor. Algının Sermayeye Galebesi Nedir bu manipülasyon? Mahfi Eğilmez’in ifadesiyle, “piyasanın gerçek verilerden koparılması.” Kimi zaman büyük fonlar hisse senetlerini köpürtür, kimi zaman bazı medya organları “döviz fırlayacak” manşetleri atar. Sonra panik satın almalar başlar; fiyatlar şişer, balon patlar. Sonuç? Akçeli kazancı büyükler alır; faturasını ise halk öder. Bu noktada, Yusuf el-Karadâvî’nin şu tespiti kulaklarımıza küpe olmalıdır: “Faiz ve spekülasyon, zengini daha zengin, fakiri daha fakir kılan ikiz kardeştir.” Gerçekten de manipülasyonlar; gelir adaletini zedeler, küçük yatırımcıyı yanıltır ve toplumsal güveni aşındırır. Sonra bir bakarız ki, pazarda fiyatlar uçmuş; ev alacak genç vazgeçmiş, esnaf çek defterine mahkûm olmuş. “Biz Alın Teriyle, Onlar Algıyla” Mehmet Genç Hoca’nın “İktisadın kalbinde zihniyet vardır” dediği tam da budur. Zihniyet bozuldu mu, piyasaya da, pazara da, vicdana da zehir sızar. Bugün bir yanda algoritmalarla yönlendirilen dijital borsalar; öte yanda WhatsApp gruplarında dolaşan “dolar 50 olacak” mesajları… Hepsi görünmez ellerin farklı yüzleri. Adam Smith’in “Görünmez el” dediği mekanizma, ilk kez belki de bu kadar hoyrat, bu kadar kaba bir tahakküm aracına dönüştü. Geçenlerde bir çay ocağında esnafın söylediği bir cümle, mevzuyu özetler kabilindendi: “Biz alın teriyle kazanıyoruz, onlar algıyla.” Bu sitem, yalnızca bir şikâyet değil; toplumun derin vicdanından kopup gelen bir iktisat çığlığıdır. Peki, çare yok mudur? Elbette vardır. Birincisi; iktisat terbiyesi… Servet Bayındır’ın da vurguladığı gibi, finansal okuryazarlık sadece grafik okumak değil; sabır, feraset ve eleştirel düşünme demektir. İkincisi; güvenilir kaynaklara itibar etmek, dedikodu ekonomisinden uzak durmak. Mete Gündoğan’ın dediği gibi, “Bilgi, hızlı tüketilecek bir haber değil; hazmedilecek bir malumat”tır. Üçüncüsü; kamunun regülasyonları. Sabri Ülgener’in “zihniyet iktisadı” yaklaşımıyla söylersek, sistemin insafını piyasaya bırakmamak; gerektiğinde müdahale etmek elzemdir. İktisat Rakam Değil, Ahlâktır Bu mesele sadece rakam meselesi değil; aynı zamanda bir medeniyet meselesidir. Zira güven çökerse; sadece borsa değil, komşuluk, ahilik, esnaf kültürü de çöker. Güven çökünce; servet tekelleşir, refah tabana yayılmaz. Unutmamak gerekir ki; iktisat, rakamlardan ziyade bir ahlâk meselesidir. Mustafa Özel’in ifadesiyle, “Ahlâkın terk edildiği bir iktisat, yalnızca zengin üretir; huzur üretmez.” İşte manipülasyon tam da bu ahlâk boşluğunda kök salar. Velhasıl; bazen borsa ekranındaki bir kırmızı ok, bazen WhatsApp grubundaki bir söylenti, bazen sosyal medyada “kesin yükselecek” diyen bir hesap… Bunların hepsi görünmez ellerin yeni maskeleridir. Fakat bu millet, asırlardır nice buhranı ferasetiyle atlatmıştır. Bugün de ihtiyacımız olan; sabır, iktisat terbiyesi ve en mühimi de güveni yeniden inşa etmektir. Manipülasyonla yükselen balonlar mutlaka söner. Lakin ferasetle atılan tohumlar, kalıcı bir refah ağacına dönüşür. Ve asıl olan; toprağa, üretime, ahlâka ve hakikate yaslanan bir iktisat medeniyetidir.   Selam ve Dua ile…
Ekleme Tarihi: 15 Eylül 2025 -Pazartesi
Yusuf Çelik

Görünmez Eller: Ekonomik Manipülasyonlar ve Toplum Üzerindeki Etkileri

Bazı oyunlar vardır ne tabelada yazılıdır ne de sokakta açıkça dillendirilir. Lakin hissedilir; pazar yerinde, borsa ekranında, evimizin mutfağında… İşte ekonomik manipülasyonlar da tam böyledir: Görünmez ellerin, milletin sofrasına, cebine, umuduna dokunduğu bir hâdisedir. Ve ne yazık ki bugün, yalnızca finans baronlarının değil; sosyal medya kurnazlarının, spekülatörlerin ve algı tüccarlarının cirit attığı bir meydan hâlini almıştır.

Mevzuya biraz derin bakmak icap eder: Bediüzzaman Hazretleri’nin “iktisat bir hazinedir” sözü, sadece bireysel tasarrufu değil, toplumsal feraseti de ihtiva eder. Ne var ki son yıllarda, feraset yerine telaş, basiret yerine korku hâkim oldu. Zira piyasalar artık yalnızca arz ve taleple değil; tweetlerle, dedikodularla, manipülasyonlarla şekilleniyor.

Algının Sermayeye Galebesi

Nedir bu manipülasyon? Mahfi Eğilmez’in ifadesiyle, “piyasanın gerçek verilerden koparılması.” Kimi zaman büyük fonlar hisse senetlerini köpürtür, kimi zaman bazı medya organları “döviz fırlayacak” manşetleri atar. Sonra panik satın almalar başlar; fiyatlar şişer, balon patlar. Sonuç? Akçeli kazancı büyükler alır; faturasını ise halk öder.

Bu noktada, Yusuf el-Karadâvî’nin şu tespiti kulaklarımıza küpe olmalıdır: “Faiz ve spekülasyon, zengini daha zengin, fakiri daha fakir kılan ikiz kardeştir.” Gerçekten de manipülasyonlar; gelir adaletini zedeler, küçük yatırımcıyı yanıltır ve toplumsal güveni aşındırır. Sonra bir bakarız ki, pazarda fiyatlar uçmuş; ev alacak genç vazgeçmiş, esnaf çek defterine mahkûm olmuş.

“Biz Alın Teriyle, Onlar Algıyla”

Mehmet Genç Hoca’nın “İktisadın kalbinde zihniyet vardır” dediği tam da budur. Zihniyet bozuldu mu, piyasaya da, pazara da, vicdana da zehir sızar. Bugün bir yanda algoritmalarla yönlendirilen dijital borsalar; öte yanda WhatsApp gruplarında dolaşan “dolar 50 olacak” mesajları… Hepsi görünmez ellerin farklı yüzleri. Adam Smith’in “Görünmez el” dediği mekanizma, ilk kez belki de bu kadar hoyrat, bu kadar kaba bir tahakküm aracına dönüştü.

Geçenlerde bir çay ocağında esnafın söylediği bir cümle, mevzuyu özetler kabilindendi: “Biz alın teriyle kazanıyoruz, onlar algıyla.” Bu sitem, yalnızca bir şikâyet değil; toplumun derin vicdanından kopup gelen bir iktisat çığlığıdır.

Peki, çare yok mudur? Elbette vardır. Birincisi; iktisat terbiyesi… Servet Bayındır’ın da vurguladığı gibi, finansal okuryazarlık sadece grafik okumak değil; sabır, feraset ve eleştirel düşünme demektir. İkincisi; güvenilir kaynaklara itibar etmek, dedikodu ekonomisinden uzak durmak. Mete Gündoğan’ın dediği gibi, “Bilgi, hızlı tüketilecek bir haber değil; hazmedilecek bir malumat”tır. Üçüncüsü; kamunun regülasyonları. Sabri Ülgener’in “zihniyet iktisadı” yaklaşımıyla söylersek, sistemin insafını piyasaya bırakmamak; gerektiğinde müdahale etmek elzemdir.

İktisat Rakam Değil, Ahlâktır

Bu mesele sadece rakam meselesi değil; aynı zamanda bir medeniyet meselesidir. Zira güven çökerse; sadece borsa değil, komşuluk, ahilik, esnaf kültürü de çöker. Güven çökünce; servet tekelleşir, refah tabana yayılmaz.

Unutmamak gerekir ki; iktisat, rakamlardan ziyade bir ahlâk meselesidir. Mustafa Özel’in ifadesiyle, “Ahlâkın terk edildiği bir iktisat, yalnızca zengin üretir; huzur üretmez.” İşte manipülasyon tam da bu ahlâk boşluğunda kök salar.

Velhasıl; bazen borsa ekranındaki bir kırmızı ok, bazen WhatsApp grubundaki bir söylenti, bazen sosyal medyada “kesin yükselecek” diyen bir hesap… Bunların hepsi görünmez ellerin yeni maskeleridir. Fakat bu millet, asırlardır nice buhranı ferasetiyle atlatmıştır. Bugün de ihtiyacımız olan; sabır, iktisat terbiyesi ve en mühimi de güveni yeniden inşa etmektir.

Manipülasyonla yükselen balonlar mutlaka söner. Lakin ferasetle atılan tohumlar, kalıcı bir refah ağacına dönüşür. Ve asıl olan; toprağa, üretime, ahlâka ve hakikate yaslanan bir iktisat medeniyetidir.

 

Selam ve Dua ile…

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.