Yusuf Çelik
Köşe Yazarı
Yusuf Çelik
 

İznik’te 1700 Yıllık Hesaplaşma: Vatikan’ın Gölge Oyunu ve Derin Kodlar

Katolik dünyasının ruhani lideri, Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo’nun ilk yurt dışı ziyaretini ne coğrafi ne de siyasi başkentlere, yani ne İstanbul’a ne de Ankara’ya, kadim şehir İznik’e yapması, sıradan bir diplomatik temas olarak görülemez. Çoğumuzun ‘turizme katkı’ diyerek geçiştirdiği bu hamle, aslında 1700 yıl öncesine uzanan, Doğu ile Batı arasındaki teo-politik mücadelenin ve Hristiyanlık tarihindeki en büyük kırılmanın sembolik bir hamlesidir. İznik Gölü’nün dibinde yatan batık bazilika kalıntısı, modern çağın perdesinde sahnelenen bir gölge oyununun dekorundan farksızdır. Peki, Batı’nın hafızasında özel bir yeri olan bu kadim Anadolu şehri, neden tam da şimdi ve bu kadar vurgulu bir şekilde hatırlatılıyor? İznik Kurucu Meclistir Tarih, sadece ezberlenmiş kronolojik bir dizi değildir; bir semboller ve hafıza savaşıdır. Papa’nın ziyaretinin zamanlaması, Birinci İznik Konsili’nin 1700. yıldönümü (M.S. 325 – 2025) ile eşleşmesi tesadüf değildir. İmparator Konstantin’in davetiyle toplanan bu konsil, Hristiyanlık inancının temel direklerini atmış, ‘Baba-Oğul’ tartışmasını sonlandırmış ve inanç beyanını (Amentü) formüle etmiştir. Bu yönüyle İznik, Hristiyanlık için adeta bir “kurucu meclis” ve ideolojik bir başlangıç noktasıdır. Sorun, bu kurucu başkent sayılan coğrafyanın aynı zamanda Anadolu Selçuklularının başkenti, Osmanlı’nın önemli bir sancağı olmasıdır. Bu topraklar, bin yıldır bizim kanımızla ve canımızla yurt kıldığımız topraklardır. Vatikan’ın bu ziyareti için hazırladığı, haçın yükselişi ile İslam’ı temsil eden lalenin batışı iddialarını içeren tartışmalı logolar, meselenin sadece nostaljik bir anma töreni olmadığını, aksine jeopolitik bir kodlama faaliyeti olduğunu gösteriyor. Bu, Hristiyanlığın ruhunun bu topraklara ait olduğu yönünde, sessiz ama çok güçlü bir meydan okumadır. Hedonizme Teslim Olan İrade Dışarıdan gelen bu sembolik kuşatmaya karşı verilecek en büyük cevap, ne siyasi hamaset ne de gereksiz gerilimdir. Asıl büyük savaş, içeride, zihniyet ve ahlak cephesinde kaybedilmektedir. Büyük iktisat düşünürü Sabri Ülgener’in de belirttiği gibi, iktisadi hayatın temelinde yatan, toplumsal zihniyettir. Bugün enflasyon karşısında ezilen, uzun vadeli planlamadan, rasyonel akıldan ve birikim ahlakından uzaklaşan bir toplum profili, günü kurtarma derdine düşerek hedonizme (hazcılığa) savrulmuştur. Yarınsız yaşayan, zihinsel dağınıklık içindeki bir kitle, 1700 yıllık teo-politik kodları okuma ve bu derin hamlelere karşı milli bir refleks geliştirme yeteneğini yitirir. Papa’nın İznik hamlesi, Mahfi Eğilmez’in soğuk rasyonel ekonomi analizlerinden çok, merhum Mehmet Genç’in kadim Osmanlı iktisat düşüncesinde vurguladığı ahlak ve nizam temelli bir varoluş sorgulamasıdır. Zira ekonomik ve siyasi güç, ancak erdem ve disiplinle sürdürülebilir. Zihinsel savunma hattı çöken bir milletin, sınırları ne kadar güçlü olursa olsun, sembolik işgallere açık hale gelmesi kaçınılmazdır. Milli Akıl ve Stratejik Savunma Kalkanı Verilen mesajın net olduğu açıktır: "Bu topraklar sizin olsa da, ruhu bize aittir." Bu meydan okumaya karşı verilecek en güçlü cevap, hamaset yapmak değil, üstün bir devlet aklı ile stratejik bir savunma kalkanı oluşturmaktır. Anadolu Mirasına Sahip Çıkmak: İznik ve benzeri kadim şehirlerin tarihsel mirası, sadece bir turistik cazibe değil, Anadolu’nun (tüm medeniyetlerin) ortak mirası olarak korunmalı ve bu sahiplik kararlılıkla vurgulanmalıdır. Katolik Nüfuslanmaya Engel Olmak: İznik Gölü’ndeki bazilika kalıntılarının Hristiyan hac merkezi haline getirilmesi veya bölgede Katolik nüfuslanma ve yapılanma projelerinin önü kararlılıkla kesilmelidir. Ortodoks Dengesi: Batı’nın tarihsel rakibi olan Ortodoks dünyası, stratejik bir denge unsuru olarak kullanılmalıdır. Ortodoks nüfusun bu topraklara davet edilmesi ve Ortodoks-Katolik gerilimi, Batı’nın bu sembolik alan üzerindeki tekelci iddiasını kırabilecek güçlü bir teo-politik hamle olabilir. Velhasıl, Papa’nın İznik ziyareti, bir uyarı fişeğidir. Atalarımızdan miras kalan bu kutsal toprakların, modern Haçlı seferlerinin silahsız ama çok daha tehlikeli bir üssü haline gelmemesi için, içimizdeki ahlaki ve zihinsel çöküşü durdurarak milli iradeyi güçlendirmemiz zaruridir. Güven, erdem ve ahlak, en güçlü kalkandır. Selam ve Dua ile...
Ekleme Tarihi: 01 Aralık 2025 -Pazartesi
Yusuf Çelik

İznik’te 1700 Yıllık Hesaplaşma: Vatikan’ın Gölge Oyunu ve Derin Kodlar

Katolik dünyasının ruhani lideri, Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo’nun ilk yurt dışı ziyaretini ne coğrafi ne de siyasi başkentlere, yani ne İstanbul’a ne de Ankara’ya, kadim şehir İznik’e yapması, sıradan bir diplomatik temas olarak görülemez. Çoğumuzun ‘turizme katkı’ diyerek geçiştirdiği bu hamle, aslında 1700 yıl öncesine uzanan, Doğu ile Batı arasındaki teo-politik mücadelenin ve Hristiyanlık tarihindeki en büyük kırılmanın sembolik bir hamlesidir. İznik Gölü’nün dibinde yatan batık bazilika kalıntısı, modern çağın perdesinde sahnelenen bir gölge oyununun dekorundan farksızdır.

Peki, Batı’nın hafızasında özel bir yeri olan bu kadim Anadolu şehri, neden tam da şimdi ve bu kadar vurgulu bir şekilde hatırlatılıyor?

İznik Kurucu Meclistir

Tarih, sadece ezberlenmiş kronolojik bir dizi değildir; bir semboller ve hafıza savaşıdır. Papa’nın ziyaretinin zamanlaması, Birinci İznik Konsili’nin 1700. yıldönümü (M.S. 325 – 2025) ile eşleşmesi tesadüf değildir. İmparator Konstantin’in davetiyle toplanan bu konsil, Hristiyanlık inancının temel direklerini atmış, ‘Baba-Oğul’ tartışmasını sonlandırmış ve inanç beyanını (Amentü) formüle etmiştir. Bu yönüyle İznik, Hristiyanlık için adeta bir “kurucu meclis” ve ideolojik bir başlangıç noktasıdır.

Sorun, bu kurucu başkent sayılan coğrafyanın aynı zamanda Anadolu Selçuklularının başkenti, Osmanlı’nın önemli bir sancağı olmasıdır. Bu topraklar, bin yıldır bizim kanımızla ve canımızla yurt kıldığımız topraklardır.

Vatikan’ın bu ziyareti için hazırladığı, haçın yükselişi ile İslam’ı temsil eden lalenin batışı iddialarını içeren tartışmalı logolar, meselenin sadece nostaljik bir anma töreni olmadığını, aksine jeopolitik bir kodlama faaliyeti olduğunu gösteriyor. Bu, Hristiyanlığın ruhunun bu topraklara ait olduğu yönünde, sessiz ama çok güçlü bir meydan okumadır.

Hedonizme Teslim Olan İrade

Dışarıdan gelen bu sembolik kuşatmaya karşı verilecek en büyük cevap, ne siyasi hamaset ne de gereksiz gerilimdir. Asıl büyük savaş, içeride, zihniyet ve ahlak cephesinde kaybedilmektedir.

Büyük iktisat düşünürü Sabri Ülgener’in de belirttiği gibi, iktisadi hayatın temelinde yatan, toplumsal zihniyettir. Bugün enflasyon karşısında ezilen, uzun vadeli planlamadan, rasyonel akıldan ve birikim ahlakından uzaklaşan bir toplum profili, günü kurtarma derdine düşerek hedonizme (hazcılığa) savrulmuştur. Yarınsız yaşayan, zihinsel dağınıklık içindeki bir kitle, 1700 yıllık teo-politik kodları okuma ve bu derin hamlelere karşı milli bir refleks geliştirme yeteneğini yitirir.

Papa’nın İznik hamlesi, Mahfi Eğilmez’in soğuk rasyonel ekonomi analizlerinden çok, merhum Mehmet Genç’in kadim Osmanlı iktisat düşüncesinde vurguladığı ahlak ve nizam temelli bir varoluş sorgulamasıdır. Zira ekonomik ve siyasi güç, ancak erdem ve disiplinle sürdürülebilir. Zihinsel savunma hattı çöken bir milletin, sınırları ne kadar güçlü olursa olsun, sembolik işgallere açık hale gelmesi kaçınılmazdır.

Milli Akıl ve Stratejik Savunma Kalkanı

Verilen mesajın net olduğu açıktır: "Bu topraklar sizin olsa da, ruhu bize aittir."

Bu meydan okumaya karşı verilecek en güçlü cevap, hamaset yapmak değil, üstün bir devlet aklı ile stratejik bir savunma kalkanı oluşturmaktır.

Anadolu Mirasına Sahip Çıkmak: İznik ve benzeri kadim şehirlerin tarihsel mirası, sadece bir turistik cazibe değil, Anadolu’nun (tüm medeniyetlerin) ortak mirası olarak korunmalı ve bu sahiplik kararlılıkla vurgulanmalıdır.

Katolik Nüfuslanmaya Engel Olmak: İznik Gölü’ndeki bazilika kalıntılarının Hristiyan hac merkezi haline getirilmesi veya bölgede Katolik nüfuslanma ve yapılanma projelerinin önü kararlılıkla kesilmelidir.

Ortodoks Dengesi: Batı’nın tarihsel rakibi olan Ortodoks dünyası, stratejik bir denge unsuru olarak kullanılmalıdır. Ortodoks nüfusun bu topraklara davet edilmesi ve Ortodoks-Katolik gerilimi, Batı’nın bu sembolik alan üzerindeki tekelci iddiasını kırabilecek güçlü bir teo-politik hamle olabilir.

Velhasıl, Papa’nın İznik ziyareti, bir uyarı fişeğidir. Atalarımızdan miras kalan bu kutsal toprakların, modern Haçlı seferlerinin silahsız ama çok daha tehlikeli bir üssü haline gelmemesi için, içimizdeki ahlaki ve zihinsel çöküşü durdurarak milli iradeyi güçlendirmemiz zaruridir. Güven, erdem ve ahlak, en güçlü kalkandır.

Selam ve Dua ile...

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.