Yusuf Çelik
Köşe Yazarı
Yusuf Çelik
 

Tabiatın Fısıltısından Piyasalara

Tarih, milletlerin hafızasına yalnızca büyük savaşlar, siyasi darbeler veya devrimler gibi insan eliyle şekillenen olaylarla değil; toprağın derinliklerinden yükselen kudretli bir sarsıntıyla da kazınır. Rusya'nın Kamçatka Yarımadası açıklarında, Richter ölçeğine göre 8.8 büyüklüğünde gerçekleşen ve kayıtlara geçen en büyük yedinci deprem olarak tarihe geçen bu devasa sarsıntı, gezegenin jeolojik yapısını sarsmakla kalmadı. Bir gecede milyonlarca insanın uykusunu kaçırarak küresel finans piyasalarında şok dalgaları oluşturdu. Bu yıkıcı olay, insanlığın kurduğu karmaşık iktisadi sistemlerin bile, doğanın sarsılmaz gücü ve öfkesi karşısında ne kadar kırılgan ve aciz kalabildiğini bir kez daha göstermiş oldu. Pasifik'te Yankılanan Sirenler Depremin hemen ardından Pasifik havzasında yankılanan siren sesleri, yalnızca kıyı şeritlerinde yaşayanları değil, Tokyo'dan New York'a, Londra'dan Hong Kong'a kadar uzanan küresel finans merkezlerini ve büyük sermayeyi derinden sarstı. Japonya'da 3 metreyi bulması beklenen dalgalar halkı yüksek kesimlere tahliyeye zorlarken, merkez üssüne en yakın yerleşim yeri olan Rusya’nın Yelizovski kentinde 4 metreyi aşan dev dalgalar sahilleri dövdü. ABD yetkilileri, Hawaii ve Guam adalarında resmi tsunami uyarıları yayımlayarak sahilleri boşalttı ve Pasifik'in geniş bir coğrafyasında tsunami izleme durumu yürürlüğe konuldu. ABD Başkanı Donald Trump’ın ikazı, devlet aklının bile tabiat karşısındaki çaresiz telaşını gözler önüne serdi. Tıpkı 2001’de Çankaya Köşkü'nde fırlatılan anayasa kitapçığının tek bir gecede Türkiye’de piyasaları alt üst etmesi gibi, tabiatın tek bir dalgası milyarlarca dolarlık sermaye akışlarını bir gecede yön değiştirmeye mecbur bırakabiliyordu. Tarihin Sessiz Tanıklığı, Ekonomik Hasarlar Depremlerin ekonomi üzerindeki yıkıcı etkisi, yakın tarihte defalarca acı bir şekilde teyit edildi. 1995 yılında Japonya’yı vuran Kobe Depremi’nde, finansal piyasaların kalbi olan Nikkei endeksi sadece bir günde yüzde 8 değer kaybederken, sigorta şirketlerinin toplam kaybı 100 milyar doları aştı. 2011’deki Fukushima felaketi, Japonya'nın GSMH (Gayrisafi Milli Hasıla) yaklaşık yüzde 3'lük bir düşüşe ve küresel tedarik zincirinde aylarca süren üretim aksamalarına yol açtı. 2004 Hint Okyanusu depremi ve tsunamisinin turizm gelirlerinde yüzde 40’a varan düşüşler oluşturması ve 15 milyar dolarlık ekonomik zararı da bu durumu kanıtlıyordu. Piyasalara Yansıyan Güvenli Liman Refleksi Kamçatka depreminin ekonomik yankısı, Asya piyasalarında anlık ve güçlü bir şekilde hissedildi. Olayın hemen ardından altının ons fiyatı yüzde 1,2, gümüş ons yüzde 0,9 ve küresel petrol fiyatları yüzde 0,5 artış gösterdi. İlk bakışta küçük görünen bu yüzdesel artışlar, trilyon dolarlık devasa küresel sermaye piyasalarında milyarlarca dolarlık bir yer değiştirmeye tekabül etti. Bu durum, büyük yatırım fonlarından merkez bankalarına kadar birçok aktörün stratejilerini hızla gözden geçirmesine neden oldu. Zira asırlardır değişmeyen bir gerçek vardır: Büyük bir belirsizlik ve risk anında insan zihni, en güvenilir limanlar olarak görülen altına, gümüşe ve dövize sığınma refleksi gösterir. Bu madenler, aynı zamanda insanlığın geleceğe dair kaygılarının ve hayatta kalma içgüdüsünün somut birer simgesidir. Global Tedarik Zincirinde Depremin Dalgası Depremin finansal etkilerinin yanı sıra, küresel ekonomi zincirinde de dalgalanma oluşturacağı aşikardı. Kamçatka bölgesinin yıllık 400 milyon dolarlık deniz ürünü ihracatı, Japonya'da olası bir reaktör kapanmasıyla tetiklenebilecek elektrik ve çelik fiyatlarındaki artışlar; hatta ABD'nin Kaliforniya limanlarında yaşanacak aksamalar, tabiatın bir nefesinin bile küresel ticareti sarsabileceğini gösteriyordu. Velhasıl; bütün bu tablo, iktisadın sadece sayılardan ibaret olmadığını; tabiatın, insan psikolojisinin ve jeopolitiğin iç içe geçtiği bir alan olduğunu hatırlatır. Doğal afetler ya da siyasi bir beyan, sermayenin yönünü tayin eden en güçlü rüzgâr olabilir. Bu nedenle, belirsizlik çağında altın ve gümüş gibi varlıkları korumak, basit bir öngörüden öte, stratejik bir ferasetin ifadesidir. Kamçatka'daki sarsıntı, jeolojik bir kırılmanın ötesinde, insan aklına ve iktisadi sistemlere dair bir uyarıdır. Unutulmamalıdır ki, gerçek refah, kâr etmekten ziyade, belirsizlik zamanlarında soğukkanlı kalabilmek ve hakkaniyeti unutmamakla inşa edilir. Dünya sarsılmaz değildir; fakat sarsıntıya hazırlıklı olanlar ayakta kalır. Selam ve Dua ile…
Ekleme Tarihi: 04 Ağustos 2025 -Pazartesi
Yusuf Çelik

Tabiatın Fısıltısından Piyasalara

Tarih, milletlerin hafızasına yalnızca büyük savaşlar, siyasi darbeler veya devrimler gibi insan eliyle şekillenen olaylarla değil; toprağın derinliklerinden yükselen kudretli bir sarsıntıyla da kazınır.

Rusya'nın Kamçatka Yarımadası açıklarında, Richter ölçeğine göre 8.8 büyüklüğünde gerçekleşen ve kayıtlara geçen en büyük yedinci deprem olarak tarihe geçen bu devasa sarsıntı, gezegenin jeolojik yapısını sarsmakla kalmadı. Bir gecede milyonlarca insanın uykusunu kaçırarak küresel finans piyasalarında şok dalgaları oluşturdu. Bu yıkıcı olay, insanlığın kurduğu karmaşık iktisadi sistemlerin bile, doğanın sarsılmaz gücü ve öfkesi karşısında ne kadar kırılgan ve aciz kalabildiğini bir kez daha göstermiş oldu.

Pasifik'te Yankılanan Sirenler

Depremin hemen ardından Pasifik havzasında yankılanan siren sesleri, yalnızca kıyı şeritlerinde yaşayanları değil, Tokyo'dan New York'a, Londra'dan Hong Kong'a kadar uzanan küresel finans merkezlerini ve büyük sermayeyi derinden sarstı. Japonya'da 3 metreyi bulması beklenen dalgalar halkı yüksek kesimlere tahliyeye zorlarken, merkez üssüne en yakın yerleşim yeri olan Rusya’nın Yelizovski kentinde 4 metreyi aşan dev dalgalar sahilleri dövdü.

ABD yetkilileri, Hawaii ve Guam adalarında resmi tsunami uyarıları yayımlayarak sahilleri boşalttı ve Pasifik'in geniş bir coğrafyasında tsunami izleme durumu yürürlüğe konuldu. ABD Başkanı Donald Trump’ın ikazı, devlet aklının bile tabiat karşısındaki çaresiz telaşını gözler önüne serdi.

Tıpkı 2001’de Çankaya Köşkü'nde fırlatılan anayasa kitapçığının tek bir gecede Türkiye’de piyasaları alt üst etmesi gibi, tabiatın tek bir dalgası milyarlarca dolarlık sermaye akışlarını bir gecede yön değiştirmeye mecbur bırakabiliyordu.

Tarihin Sessiz Tanıklığı, Ekonomik Hasarlar

Depremlerin ekonomi üzerindeki yıkıcı etkisi, yakın tarihte defalarca acı bir şekilde teyit edildi. 1995 yılında Japonya’yı vuran Kobe Depremi’nde, finansal piyasaların kalbi olan Nikkei endeksi sadece bir günde yüzde 8 değer kaybederken, sigorta şirketlerinin toplam kaybı 100 milyar doları aştı.

2011’deki Fukushima felaketi, Japonya'nın GSMH (Gayrisafi Milli Hasıla) yaklaşık yüzde 3'lük bir düşüşe ve küresel tedarik zincirinde aylarca süren üretim aksamalarına yol açtı. 2004 Hint Okyanusu depremi ve tsunamisinin turizm gelirlerinde yüzde 40’a varan düşüşler oluşturması ve 15 milyar dolarlık ekonomik zararı da bu durumu kanıtlıyordu.

Piyasalara Yansıyan Güvenli Liman Refleksi

Kamçatka depreminin ekonomik yankısı, Asya piyasalarında anlık ve güçlü bir şekilde hissedildi. Olayın hemen ardından altının ons fiyatı yüzde 1,2, gümüş ons yüzde 0,9 ve küresel petrol fiyatları yüzde 0,5 artış gösterdi. İlk bakışta küçük görünen bu yüzdesel artışlar, trilyon dolarlık devasa küresel sermaye piyasalarında milyarlarca dolarlık bir yer değiştirmeye tekabül etti. Bu durum, büyük yatırım fonlarından merkez bankalarına kadar birçok aktörün stratejilerini hızla gözden geçirmesine neden oldu.

Zira asırlardır değişmeyen bir gerçek vardır: Büyük bir belirsizlik ve risk anında insan zihni, en güvenilir limanlar olarak görülen altına, gümüşe ve dövize sığınma refleksi gösterir. Bu madenler, aynı zamanda insanlığın geleceğe dair kaygılarının ve hayatta kalma içgüdüsünün somut birer simgesidir.

Global Tedarik Zincirinde Depremin Dalgası

Depremin finansal etkilerinin yanı sıra, küresel ekonomi zincirinde de dalgalanma oluşturacağı aşikardı. Kamçatka bölgesinin yıllık 400 milyon dolarlık deniz ürünü ihracatı, Japonya'da olası bir reaktör kapanmasıyla tetiklenebilecek elektrik ve çelik fiyatlarındaki artışlar; hatta ABD'nin Kaliforniya limanlarında yaşanacak aksamalar, tabiatın bir nefesinin bile küresel ticareti sarsabileceğini gösteriyordu.

Velhasıl; bütün bu tablo, iktisadın sadece sayılardan ibaret olmadığını; tabiatın, insan psikolojisinin ve jeopolitiğin iç içe geçtiği bir alan olduğunu hatırlatır. Doğal afetler ya da siyasi bir beyan, sermayenin yönünü tayin eden en güçlü rüzgâr olabilir. Bu nedenle, belirsizlik çağında altın ve gümüş gibi varlıkları korumak, basit bir öngörüden öte, stratejik bir ferasetin ifadesidir. Kamçatka'daki sarsıntı, jeolojik bir kırılmanın ötesinde, insan aklına ve iktisadi sistemlere dair bir uyarıdır.

Unutulmamalıdır ki, gerçek refah, kâr etmekten ziyade, belirsizlik zamanlarında soğukkanlı kalabilmek ve hakkaniyeti unutmamakla inşa edilir. Dünya sarsılmaz değildir; fakat sarsıntıya hazırlıklı olanlar ayakta kalır.

Selam ve Dua ile…

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.